Plan

TSK’da, aklınıza gelen her şey için bir plan vardır. Bu planlar genellikle yazılı halde bulunur. Bir dosyalama ve arşiv sistemi ile önem derecesine göre muhafaza edilirler. Plan ve onun yazılı hale getirilmesi biraz da Birinci Dünya Savaşı’nda yakınlaşılan Alman subaylarının oluşturduğu ekolün sonucudur. Ama yılların birikimi ile de TSK’da kalıcı hale gelmiştir.

Genel olarak bu plan ve planlama işi, büyük karargahlar için aşağıya verilen emirlerden -ki bunlar yazılı veya sözlü olabilir- başlar ve aşağıya doğru indikçe detaylandırılmış planlara dönüştürülür. “Plan ve harekât” doğal olarak birlikte düşünülen bir ikili olsalar da TSK için hayatın her alanında vardırlar. Yangın söndürme planından, yatma planına, ondan da yerleşme planına kadar çok geniş bir yelpazede işler durur bu çark. Yapılan işin doğasından kaynaklanan bir durumdur bu. TSK bir bütün olarak düşünüldüğünde; ikmal sistemi, muhabere sistemi, bakım sistemi gibi iç içe girmiş bir sürü çarkın senkronize çalışmasına ihtiyaç duyulur.

Plan ve icra safhası ile ilgili olarak daha güncel bir örnekle devam edelim isterseniz. Mesela son dönemde basına sıkça yansıyan bir haber:

“TSK birlikleri İdlib’e hareket etti.” 

Bu haberin askerî açıdan karşılığı “Birlikler intikal planına uygun şekilde hareket etti” şeklindedir. Ama bu hali ile “TSK ve plan” yapısını anlamak zor olur. Onu da biraz şöyle geliştirmek lazım. Böylesi bir intikal planını aslında yayımlanmış bir “harekât emrinin” veya “GİZLİ” gizlilik dereceli bir harekât planının eki olarak görmek lazım.

Bir harekât planının duruma göre 20’nin üzerinde ayrı eki ve koordinasyon planı mevcuttur. İntikal planını da var olması gereken bir harekât emrinin eki olarak varsayarsak, bu “temel harekât emrinin” muhabere (iletişim) planı, ikmal (tedarik) planı, bakım planı, intikal planı gibi hatta personelin maaş ve günlük harcırahının belirtildiği “maliye planı” bile mevcuttur dememiz gerekir.

Tekrar başa dönelim. “TSK’nın zırhlı ve mekanize birliklerden oluşan kuvveti Suriye’ye doğru hareket etti” manşetinin askerî açıdan karşılığı oldukça fazladır. Hele şu sıralar TSK neredeyse yurtiçinde asker bırakmayacak kadar Suriye’ye birlik sevk ediyorken kim bilir ilave ne planlar hazırlanmıştır.

İntikaller değerlendirirken, bunlara MSB veya Genelkurmay Başkanlığı karargâhında oluşturulan büyük resim içinde anlam taşıyan hareketler olarak da bakmak lazım. Yola çıkan her birlik ulaştığı yerde kurulan yeni bir birliği tamamlamakta. Yani 130 araçlık bir konvoy belki 2 tabur kadar kuvvete denk gelse de vardığı yerde Tugay/Tümen seviyesinde yeni bir kuruluşa dahil olmaktadır. Bu hesap mantığı ile baktığınızda TSK’daki üç ordudan bir, bilemediniz ikisi Suriye’ye yığılmış durumda.

Şayet intikal eden birlikler ve durum böyle ise orada daha önce oluşturulan gözlem noktalarındaki kuvvetler de dahil olunca muazzam bir askeri yığınaklanma ile karşı karşıyayız diyebiliriz. Bu yığınaklanma içinde umulur ki çok güçlü ve sağlam planlamalar yapılmış olsun. Bu durum, ikmal hatları uzamış; yabancı bir ülkenin toprakları içinde, uluslararası hukukun gözetiminde ve de en önemlisi belirli bir alana sıkıştırılmış bir ordu anlamına gelir ki biraz tarih bilgisi olanlar tehlikeyi sezebilir.

Plandan yola çıktık gene oraya dönelim. Bu denli bir yığınaklanma için, var olmasını umduğumuz MSB ve Genelkurmay Başkanlığının harekât emrinin vazife bölümünde ne yazıyordur acaba? Yani TSK’yı Suriye’ye taşıyan amaç nedir? Orada açık açık yazması gerekir. Mesela: “TSK artan terör tehdidini bertaraf etmek, olası YPG’li teröristlerin gözlem noktalarına veya karayolunun güvenliğine yönelik yapacağı pusu, saldırı ve sabotajlara engel olmak maksadıyla gerekli tedbirleri alacaktır.” Bu, bir vazife olabilir. İyi ama bunun yazılmasına neden olacak eylem/tehdit mevcut mu? Veya duyum/istihbari bilgi var mı? Vazifenin gerçekçi olması, planın temelini oluşturur. Başarı bekliyorsan vazifeyi doğru belirlemelisin ki yazılacak diğer tüm planlar birbiriyle tutarlı ve uygulanabilir olsun.

Suriye’ye şimdiye kadar yapılan harekâtların askerî açıdan hedefine ulaştığı bir gerçek. Mahdut hedeflere yönelik icra edilen bu harekâtlarda TSK başarı ile vazifesini yerine getirdi. Bunun bir üstünde, siyasi olarak getirisini ise Erdoğan ve AKP aldı. Askerimizin Suriye’de neredeyse kalıcı hale gelmesi TSK’yı yıpratmaya, moral ve motivasyonunu düşürmeye devam ediyor. Ortada olan bu gerçeğe rağmen Erdoğan siyasi ranttan hala daha faydalanıyor.

Bunun yanında oradaki inşaat işleri, gasp, yağmalama vb işlerle de Erdoğan’ın takımındakiler ceplerini dolduruyorlar. Bu daha ne kadar sürdürülebilir, dikkatli bir analize ihtiyaç var. Yabancı bir ülkede ya “işgalci” olursun ya da “direnişçilere yenilmiş bir güç”.  Ama kalıcı olamazsın. Rusya- Afganistan, ABD- Irak, Afganistan örneklerini hatırlamak ve bu örnekleri çoğaltmak mümkün.

Yeni “Suriye Harekât Emri” ve o emrin muhtemel ek planlarına birkaç örnek vererek bu yazıya son verelim:

  • Damadın İHA’larının yer aldığı “İHA/ SİHA/ TİHA Komuta Kontrol ve Koordinasyon Planı”
  • Katar’dan getirtilen uçak ve pilotları da kapsayan “Dost Katar Ülkesi Hava Destek Planı”
  • Paramiliter güç “ÖSO’ya Yardım ve Destek Planı”
  • SADAT’çıları içine alan “SADAT Unsurları ile Koordinasyon Planı”

Bunlar, harekâtın diğer ekleri olabilir.  Ekleri ve planları çoğaltmak mümkün. Yaklaşan bu yeni “Suriye Harekâtı” için siz de kendinize bir plan yapın derim.