Fırat Kalkanı Harekâtı (24 Ağustos 2016 – 29 Mart 2017)

Sınır Ötesi -Suriye- Harekâtları – 3

Türkiye, Cerablus’u IŞİD’ten almak için askerî harekât başlattığını açıkladı ve bu açıklama sonrası Türk Silahlı Kuvvetleri Cerablus’u bombaladı. Başbakanlıktan yapılan açıklamaya göre, 294 adet topçu atışı yapıldı ve 81 hedef imha edildi. 3 saat sonra Türk Silahlı Kuvvetlerine bağlı çok sayıda tank ve zırhlı birlik sınırı geçerek yüzlerce Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) mensubu Türkmen ve Arapla bir araya geldi.

25 Ağustos’ta Türkiye, Cerablus’a doğru hareket ettiği belirlenen YPG’li bir grubu Karkamış’ta bulunan fırtına obüsleriyle vurdu. 26 Ağustos günü TSK tarafından yapılan basın açıklamasında, “Fırat Kalkanı Harekâtının devam ettiği, bölgede yaşayan sivil halkın zarar görmemesi için her türlü tedbirin alındığı ve bu konuda azami hassasiyet gösterildiği” belirtildi. Ek olarak, Türk Silahlı Kuvvetleri, “Topraklar ilhak edilmeyecek, Özgür Suriye Ordusu’na bırakılacaktır.” açıklamasını yaptı.

3 Eylül 2016 tarihinde Türk zırhlı araçları, Kilis’in Elbeyli ilçesinden Suriye’ye Çobanbey ilçesine giriş yaptı böylece harekâtın ikinci evresi başladı. Türk Silahlı Kuvvetleri yaptığı açıklamada IŞİD militanlarının mevzileri bırakıp kaçtığını belirtti. 4 Eylül 2016’da El-Rai bölgesine yapılan taarruz, Azez-Cerablus hattının da tamamen Türk Silahlı Kuvvetlerinin eline geçmesiyle birlikte IŞİD’in sınırdaki varlığına son verildi.

ABD ve Rusya, Türkiye ile İlişkilerin Bozulmasını İstemiyor

ABD ve Rusya harekâtta Türkiye’nin gerekçelerine destek verirken bazı noktalarda gönülsüz olsalar da kar-zarar dengesini gözetmişlerdir. ABD, neredeyse tamamen kendi teçhiz ettiği PYD’ye karşı yapılan harekâttan muhakkak ki memnun değildi. Fakat TSK’nin IŞİD’e karşı ilk kapsamlı harekâtını gerçekleştirmesi için destek vermeyi tercih etmiştir. Rusya da kontrol sahibi olduğu Esad yönetimi ile fikir birliği içinde olarak, diğer ülkelerin Suriye iç savaşına müdahil olmasını istemiyordu. Eğer bir harekât yapılacaksa da bunun Suriye yönetimi ile koordineli ve ortak yapılması gerektiğini vurguluyordu. Türkiye ile ilişkileri yeni düzelmeye başlayan Rusya, kendisine zararı olmayan bir harekât ile ilgili Türkiye ile ters düşmek de istememişti.

Harekatın İç ve Dış Kamuoyuna Mesajları

Harekâtın zamanlaması yine en dikkat çeken hususlardandır. 15 Temmuz 2016’dan yaklaşık bir ay sonra başlatılan harekât hem iç hem de dış kamuoyuna mesajlar içermektedir. Hem IŞİD hem de PYD terör örgütlerine aynı anda başlatılan harekât TSK’nin gücünü ve kapasitesini göstermesi için belki de özellikle seçilmiş bir stratejiydi. TSK’nin ihraçlar ve görevden almalar nedeniyle güç kaybettiğine ve hiyerarşik düzenin sarsıldığına dair düşüncelere karşı bir hamle olarak değerlendirilebilir. Ancak belirtmekte fayda var ki harekât devam ederken ve sonrasında bile binlerce asker görevden alınmış veya meslekten ihraç edilmiştir. Harekât bölgesinde veya cephe gerisinde görev yapan askerler bir yandan düşmanla bir yandan da meslekten olma endişesiyle mücadele etmişlerdir.

Fırat Kalkanı Harekâtı, kapsam olarak sınır hattının korunması ve Türkiye sınırına yakın bir bölgeye “güvenli bölge” oluşturma refleksi ile başlatılmıştır. Özellikle ABD destekli PYD’nin kendisine yeni alanlar açması ve IŞİD’den boşalan veya kurtarılan bölgelerde hakimiyet kurmaya çalışması TSK’ni iki cephede savaşmaya zorlamıştır. Belki de PYD ile çatışma yaşanmadan tek hedefe karşı bir harekât ile bölgenin kontrol edilmesini hedefleyen TSK, kısa sürede iki düşmana karşı birden savaşma zorunluluğunun içinde kalmıştır. Nitekim harekâtın başladığı süreçte etkin ve hızlı bir ilerleme kaydedilmiş ve Cerablus bölgesi IŞİD’den arındırılmıştır. Bu noktada PYD’nin IŞİD’den boşalan bölgeyi ele geçirmek üzere bölgeye hareketlenmesi TSK’nin müdahalesini zaruri hale getirmiştir.

IŞİD’in Düzenli Ordu Karşısında “Fabrika Ayarlarına” Dönüşü

O güne kadar düzenli ve donanımlı bir ordu ile karşılaşmamış olan IŞİD güçleri sahip oldukları imkanlarla bu harekâta karşı koyabileceğini değerlendirmiş olabilir. Ancak harekâtın başlamasından kısa süre sonra ağır kayıplar veren IŞİD, gerçek kimliğine bürünerek cephe savaşı yerine gerilla savaşı taktiklerine geri dönmüştür. Harekâtta üç ayın sonunda, tuzaklanmış 40 mayın ve 1707 El Yapımı Patlayıcının etkisiz hale getirilmesi karşılaşılan durumun hassasiyetini göstermektedir.

İlerlediği bölgelerde önce güvenliği sağlayan TSK ve ÖSO unsurları, bir yandan da kurtarılan bölgelere sivillerin yerleştirilebilmesi için güvenli ortam oluşturma ve kurulan tuzakların imhası için faaliyet yürütüyordu. Çatışmalardan ziyade, tuzakların infilak etmesi ve bombalı saldırılar sonucu zayiat verilen harekâtın ilerleyişi daha kontrollü hareket etme refleksi ile yavaşlamaya sebebiyet vermiştir.

IŞİD’in kaybettiği bölgelerde sıklıkla eylemlere başvurması TSK’nde daha içlere ilerleme noktasında gereklilik oluşturmuştur. Örgütün önemli ağırlık merkezlerinden olan El-Bab bölgesinin IŞİD’den arındırılması saldırıların önlenmesi için kaçınılmaz hale gelmiştir. Bölgeyi uzun sayılabilecek bir süredir elinde bulunduran IŞİD, eleman ve teçhizat olarak güçlü olduğu bir bölgeyi savunmak durumuna gelmiştir. TSK da Cerablus bölgesinden edinilen tecrübeyle gayri nizami harp tekniklerini ve meskûn mahal harekâtlarını iyi bilen personelini bu bölgeye kaydırmıştır. Özellikle Aralık 2016’da sert çatışmaların yaşandığı bölgede maalesef önemli kayıplar verilmiştir.

Askerlerimizi Suriye Ordusu mu Rus Ordusu mu Vurdu?

Harekâtın icra edildiği dönemde beklenmedik bazı acı olaylar da yaşanmıştır. Harekâtın doğrudan muhatabı olmayan Suriye ordusu ve Rusya kuvvetleri farklı zamanlarda Türk birliklerine saldırılar düzenlemiştir. Suriye ordusunun düzenlediği saldırının Rus uçağının düşürüldüğü günün yıldönümü olan 24 Kasım 2016’da gerçekleşmesi dikkat çekicidir. Suriye yönetimi ve ordusu üzerinde Rusya’nın etkisi düşünüldüğünde hadisenin spontane ve yanlışlıkla olmadığı aşikardır. 09 Şubat 2017 tarihinde ise bu kez doğrudan Rus kuvvetleri Türk birliğine hava saldırısı düzenlemiş fakat bu saldırının kaza olduğunu açıklamıştır.

2017 Şubat ayının ortalarında tamamen IŞİD’den arındırılan El-Bab bölgesi, tuzakların da temizlenmesinin ardından ÖSO birliklerinin kontrolüne bırakılarak sivil halkın bölgeye geri dönmesi sağlanmaya çalışılmıştır. 29 Mart 2017 tarihinde yapılan MGK Toplantısı sonucunda yapılan basın açıklaması ile harekâtın başarılı bir şekilde sonuçlandığı bildirilmiştir. Harekâtın başladığı günden sona erdiği güne kadar toplam 72 askerimiz şehit olmuş ve yüzlercesi yaralanmıştır. Ayrıca birçok sivil vatandaş da hayatını kaybetmiş ve yaralanmıştır. Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından harekâtın başarılı bir şekilde sona erdiği altı çizilerek vurgulanmıştır.

OHAL Şartlarında Seçim

Büyük bir başarı(!) ile noktalanan harekâtın üzerinden bir ay bile geçmeden Cumhuriyet tarihinin en önemli referandumlarından birisinin yapılması ve bu seçimin OHAL şartları altında gerçekleşmesi AKP Hükümetinin kazanmasında etkin rol oynamıştır. Cumhurbaşkanlığı Sistemi ve anayasa değişikliği, seçimleri şehit haberlerinin eksik olmadığı ve vatandaşların görüşlerini ifade etmekten korktuğu dönemde yapılmıştır. Ülkeyi savaş şartlarına ve milli mücadele havasına sokan AKP Hükümeti, her türlü baskı iklimini uyguladığı OHAL yönetimi sayesinde “Tek Adam” yönetimini halka kabul ettirmiştir.

(Devam edecek)