Sancılı Dönemin Kısa Özeti-4 | Tırmanan Gerilim Dönemi

Türkiye’nin Suriye Politikası

Ağustos 2012’de BBC tarafından yayınlanan, bir ÖSO mensubunun açıklamalarına dayandırılan haberde, Suriyeli muhaliflerin Adana’da eğitilerek Suriye’ye gönderildiği iddia edildi. Independent muhabiri Robert Fisk ise Halep’te Esad güçlerine karşı çarpışan muhaliflerin arasında Türk militanların da yer aldığı haberini yaptı. Suriye ise Kofi Annan Barış Planı’nın sekteye uğramasında Türkiye’nin ihlallerinin etkili olduğunu belirterek, Türkiye’yi ülkeye yasa dışı yollardan giren silahlı oluşumları desteklemekle suçladı.

2 Top Mermisi 5 Ölü

Türkiye’nin bu dönemde uyguladığı bir başka strateji ise muhaliflerin desteklenmesinin yanı sıra askeri araçların devreye girmesi oldu. 03 Ekim 2012’de Suriye’nin Tel Abyad ilçesinden atılan iki adet top mermisi sınırdaki Şanlıurfa/Akçakale ilçesine düşerek, 5 kişinin ölmesine ve 10 kişinin yaralanmasına neden oldu. Türkiye “meşru müdafaa” hakkını kullanarak aynı gün içinde Tel Abyad’a T-155 Fırtına obüsleri ile karşılık verdi.

Türkiye sınırdaki bu hareketlenmeler üzerine, Aralık 2012’de, Suriye sınırına Patriot füzeleri yerleştirilmesi için NATO’ya başvurdu. Türkiye’nin bu talebi, sadece savunma amacıyla kullanılacağı garantisi ile kabul edildi. 26 Ocak 2013’te ABD, Almanya ve Hollanda’nın gönderdiği ilk parti füzeler Adana, Kahramanmaraş ve Gaziantep’e konuşlandırılmaya başlandı. Türkiye bu adımlarla NATO kartını Suriye’ye karşı bir koz olarak kullanarak, NATO’nun bu krizde kendi yanında olmasını bekliyordu.

Cilvegözü / Bomba Yüklü Araç: 14 Ölü, 30 Yaralı

Bu dönem sınır bölgesinde bomba yüklü araçlarla düzenlenen eylemler dikkat çekmeye başladı. Bunlardan ilki; 11 Şubat 2013’teki ÖSO kontrolündeki Cilvegözü Sınır Kapısı’nda gerçekleştirildi. Saldırıda dördü Türk vatandaşı olmak üzere on dört kişi öldü, otuz kişi yaralandı. Olay sonrasında dönemin İçişleri Bakanı Muammer Güler zanlıların Suriye istihbaratı ve ordusu ile bağlantılarının olduğunu iddia etti.

Reyhanlı Patlaması: 52 Ölü, 155 Yaralı

11 Mayıs 2013’teki saldırı, Hatay/Reyhanlı’da iki bomba yüklü aracın patlatılmasıyla gerçekleşti. Bu eylemde, 52 kişinin hayatını kaybettiği, 155 yaralı olduğu açıklandı. Olayın ardından İçişleri Bakanı Güler saldırının yine Suriye istihbarat birimi Muhaberat tarafından yapıldığını iddia etse de Suriye bu iddiaları reddetti.

Türk Emniyeti, faillerin mevcut Suriye rejiminin istihbarat servisinde görevli subaylarla ve THKP/C Acilciler terör örgütü lideri Mihraç URAL ile bağlantılı olarak lojistik ve finansal destek sağladıkları ve saldırıyı gerçekleştirdiklerini açıkladı.

Suriye Helikopteri Düşürüldü

16 Eylül 2013’te Türk hava sahasını Hatay Yayladağı bölgesinde 2 km. ihlal ettiği bildirilen MI-17 tipi Suriye helikopteri Türk savaş uçakları tarafından füze ile vurularak düşürüldü. Bu olay sonrası TBMM Suriye’den kaynaklanacak tehditlere karşı hükümetin yurtdışına asker gönderme yetkisini 4 Ekim 2014’e kadar uzattı.

Suriye Savaş Uçağı Düşürüldü

23 Mart 2014’te de benzer şekilde Türk hava sahasına girdiği belirtilen Suriye’ye ait MIG savaş uçağı hava devriye görevinde bulunan bir Türk F-16’sı tarafından düşürüldü. Suriye tarafı doğal olarak herhangi bir ihlal olmadığını belirtse de Erdoğan “Eğer sen benim hava sahamı ihlal edecek olursan bundan sonra bizim tokadımız ağır olur.” şeklinde açıklama yaptı.

Türkiye’nin Suriye muhalefeti ile olan ilişkileri, özellikle 2012 ve sonrasında birçok spekülasyona sebep oluyordu. Türkiye’nin sadece muhaliflere örgütlenme konusunda yardımcı olmadığı aynı zamanda silah ve mühimmat yardımında da bulunduğu iddia edildi. 18 Aralık 2013’te Türk Dışişleri Bakanlığı Suriye’ye silah-mühimmat ihracatı yapıldığı yönündeki iddiaları reddediyordu.

MİT Tırları Suriye’ye Gidiyor

Henüz bu açıklamanın üstünden iki hafta geçmemişken, 01 Ocak 2014’te Hatay/Kırıkhan’da ve 19 Ocak 2014’te Adana/Ceyhan’da, MİT’e ait olduğu iddia edilen ve içinde Suriye’ye gitmek üzere askerî mühimmat bulunan TIR’lar Türk Jandarması tarafından durduruldu. Bu iki olay, hem de kendine bağlı kolluk güçlerince suçüstü yapılan AKP rejimini önce afallattı.

Skandalın ardından, tırların içinde silah ve mühimmat bulunduğu reddedildi. Dönemin İçişleri Bakanı Efkan Ala, Hatay’da durdurulan TIR’la ilgili ertesi gün, “Orada Türkmenler var. TIR’da Türkmenlere giden yardımlar var. Herkes işini bilecek. Siz içini biliyor musunuz?” şeklinde açıklama yaptı. Daha sonra kendine gelen rejim aparatları, görevini ifa eden kolluk personelini cezalandırarak, skandalın üstünü kapatmaya çalıştı.

Rejimin şimdiki ortaklarından MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, tırların içinde bulunan mühimmatlara ait fotoğraf ve videolarının ortaya çıkmasından sonra, “MİT Tırları AKP’nin elinde patlamıştır” açıklaması yaparak tırlarla silah taşınmasını bir ihanet olarak adlandırdı.

Suruç Katliamı: 34 Ölü, 100 Yaralı

20 Temmuz 2015’te Şanlıurfa/Suruç ilçesinde düzenlenen bombalı intihar saldırısında, saldırgan dahil 34 kişi hayatını kaybetti, 100’den fazla kişi yaralandı. Eylem, aralarında Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP)’nin gençlik kolu üyelerinin de bulunduğu 300 kişinin IŞİD’in Kobani Kuşatması sonrası, Kobani’nin yeniden inşa çalışmaları konusunda basın açıklaması yaptığı sırada meydana geldi.

Saldırıyı IŞİD üstlendi. Canlı bombanın da IŞİD ile ilişkisi belirlendi. Daha sonra bu teröristin abisi, 10 Ekim 2015’te Ankara Tren Garı önünde meydana gelen 103 kişinin yaşamını kaybettiği canlı bomba eylemini gerçekleştirdi.

IŞİD’in Türkiye içerisinde özellikle AKP muhalifi sayılan gruplara yönelik eylemlerinin detaylarına bakıldığında başta MİT olmak üzere emniyet birimlerinin büyük ihmalleri söz konusuydu. AKP rejimi içeri dönük siyasetinde ortamı şekillendirmek amacıyla IŞİD ve türevi Cihadist örgütleri kirli operasyonlarında taşeron olarak kullandı.

Patlamalar ve Seçim

2015 Haziran Genel Seçimlerinde tek başına iktidar olamayan AKP, bu eylemlerle kaybettiği kitleyi korkutarak tekrar kendi etrafında konsolide etmeyi başardı. Hatta Davutoğlu, Ankara Gar Katliamı sonrası AKP’nin oylarının arttığını söyleyecek kadar ileri gitti. AKP, Suriye’de faaliyet gösteren bu terörist gruplara Türkiye içerisinde imtiyazlı ve dokunulmaz bir yaşam alanı tahsis etti. Bununla birlikte Suriye’de kaynakların sömürülmesi gibi akçeli işlerde de bu gruplarla ortak hareket etti.

Rusya Devreye Giriyor

1971 yılında Suriye ile Rusya arasında yapılan anlaşma ile Rusya Tartus’taki deniz üssünde bir donanma ile askeri varlık göstermektedir. Bunu Palmira ve Hmeymim’deki hava üsleri ve hava savunma sistemleri ile geliştirdi. Rusya, 30 Eylül 2015’te Esad’ın desteğiyle Suriye İç Savaşı’nda karşı gruplara karşı hava saldırıları ile askerî müdahaleye başladı.

Türkiye, Rus Savaş Uçağını Vurdu

Türkiye, 24 Kasım 2015’te Suriye’nin kuzeyinde hava saldırıları düzenleyen bir Rus savaş uçağının bütün uyarılara karşın hava sahası ihlali gerçekleştirince düşürüldüğünü açıkladı. AKP rejimi bu sefer Suriye’de Ruslarla sancılı bir süreç yaşamaya başladı. Putin, Türkiye’ye karşı bir dizi yaptırımı onayladı ve Erdoğan’ın kirli çamaşırlarını ucundan göstermeye başladı. Rusya, Türkiye’nin Suriye’de IŞİD’in kontrolü altında bulunan bölgelere yasadışı yollardan silah ve mühimmat gönderdiğini ve petrol aldığına ilişkin belgeleri BM Güvenlik Konseyi’ne sundu.

2015 yılında, ABD destekli YPG birlikleri Suriye/Haseke, Rakka ve Tel Abyad’da yönetimi ele geçirdikten sonra Arap ve Türkmen sivillerin yaşadığı bölgeleri kullanılamaz hale getirerek, bölge sakinlerini zorla yerlerinden ederek insan haklarını ihlal etmeye başladı. Ayrıca PYD/YPG unsurları, ABD hava taarruzlarının desteğinde IŞİD’in elinde bulunan El-Bab, Münbiç, Rai ve Cerablus’u da içine alan Fırat Nehri’ne kadar olan alanı ele geçirdi.

Düğünde Canlı Bomba: 59 Ölü, 90 Yaralı

24 Ağustos 2016’te TSK, Türkiye’nin desteklediği ÖSO unsurları ile birlikte bölgedeki IŞİD ve YPG unsurlarına karşı Fırat Kalkanı Harekâtını başlattı. Bundan dört gün önce de IŞİD, Gaziantep’te bir düğünde canlı bomba eylemi gerçekleştirdi. Saldırıda 59 kişi yaşamını yitirdi, 90’ın üzerinde kişi yaralandı. AKP rejimi bu olayın da üstünü kapattı.

Fırat Kalkanı’na dönecek olursak, önce topçu atışlarıyla Cerablus bombalandı. Daha sonra tank ve zırhlı personel taşıyıcılarla Suriye topraklarına girilerek ÖSO ile birlikte bölge IŞİD’den alındı. Suriye hükûmeti Türk tanklarının sınırı geçip Cerablus’u kontrol altına almasını “egemenlik ihlali” olarak değerlendirdi.

Suriye Uçağından Bomba: 3 Türk Askeri Şehit

ABD ve Koalisyon Güçleri, IŞİD hedeflerine yönelik harekata hava desteği sağladı. Operasyonda yer yer TSK ve YPG unsurları kaçınılmaz olarak karşı karşıya geldi. Harekât esnasında, Rus uçağı krizinin yıl dönümü olan 24 Kasım günü bir Suriye uçağından atılan bomba ile üç Türk askerinin şehit olduğu açıklandı.

Bu Sefer Rus Uçağı: 3 Şehit, 11 Yaralı

09 Şubat 2017’de bu kez bir Rus uçağı üç Türk askerinin ölümüne, 11’inin yaralanmasına neden oldu. Nitekim Erdoğan, 29 Mart 2017’de gerçekleştirilen MGK toplantısı sonrasında harekatın başarıyla sonuçlandığı ifade etti.

Suriye’deki çatışmalara çözüm bulabilmek için BM nezdinde gerçekleşen Cenevre görüşmelerine alternatif olarak, Rusya’nın çatışmalara bizzat müdahil olmasıyla beraber Ocak 2017’de Rusya, Türkiye ve İran garantörlüğünde Astana görüşmeleri başladı. Ne var ki, bu görüşmelerde de somut bir başarı elde edilemedi. Esad, Erdoğan’ı IŞİD ile aynı ideolojide olmakla suçluyor, Astana sürecinde Rusya ve İran’ın Suriye’deki ‘meşru devletin’, Türkiye’nin ise ‘teröristlerin’ garantörü olduğunu söylüyordu.

(Devam edecek)