Üst Düzey Çinli İstihbaratçı Amerika’ya mı kaçtı?

Son günlerde, özellikle İngiliz medyasında yer alan haberlerde, Çin istihbarat servisinin başkan yardımcısı Dong Jingwei’nin, kızıyla birlikte Amerika Birleşik Devletlerine kaçtığı iddia ediliyor. Haberlere göre elli yedi yaşındaki istihbaratçı, Şubat ayında önce Hong Kong’a ardından Amerika’ya kaçtı. Eğer bu iddia doğrulanırsa Dong Jingwei, Amerika-Çin arasındaki istihbarat savaşlarında şimdiye kadar taraf değiştiren en yüksek rütbeli Çinli olacak. Çünkü kaçmadan kısa süre önce terfi eden istihbaratçı, son olarak Çin Karşı İstihbarat Biriminin başındaydı.

Tecrübeli istihbaratçının isminin bazı Çin ve Hong Kong merkezli medya organlarında yayınlanması ve bazı Çin gazetelerinde hedef gösterilmesi, hakkındaki iddiaları güçlendirdi. Bu iddiaları destekleyen bir açıklama da yıllar önce Amerika’ya iltica eden, ismi açıklanmayan başka bir Çinliden geldi. Buna göre Çin, kaçan ajanını geri almak için aylardır uğraşıyor. Hatta 2021’in Mart ayında ABD Dışişleri Bakanı ile Alaska’da üst düzey bir görüşme gerçekleştirildiği ancak Bakan Blinken’ın ikna edilemediği de belirtiliyor. 

İstihbarat dünyasında iltica yani “defection” kimi zaman şöyle gerçekleşir: Kritik bilgiye sahip bir devlet görevlisi, başka bir ülkeye sığınma isteğindeki samimiyetini ispatlamak ve değerini göstermek için bazı bilgiler vermek zorundadır. İstihbarat literatüründe “Chicken Feed” de denen bu aldatma taktiği ile, kritik bilgiye erişimi olan bir yetkili hedef ülkenin sitemine sızmak ya da dâhil olabilmek için bazı gerçek bilgileri kontrollü bir şekilde sızdırır ve o ülkeye hizmet etmeye başlamış gibi “görünür”. Aslında hâlâ kendi ülkesi için çalışmaktadır. Nitekim yıllar önce Rusya’ya iltica eden Edward Snowden olayını bu şekilde okuyan istihbarat uzmanları da vardır.

Çin istihbaratının üst düzey isimlerinden olan Dong Jingwei’nin ismi etrafında konuşulmaya başlanan gelişmeler üzerine bu tip yorumlar da yapılıyor. Bir yandan da Wuhan laboratuvarları-Corona virüsü ilişkisine dair sahip olduğu bilgi ve kanıtların, Dong Jingwei için Amerika’ya giriş bileti olduğu söyleniyor.

Bilindiği gibi, Corona virüsü ortaya çıktığında birçok kişi bunun laboratuvarda oluşturulmuş bir virüs olduğu öne sürmüştü. Trump yönetimi sürekli Çin’i suçlamış idiyse de kamuoyuna herhangi bir delil sunamamıştı ve inandırıcılığını yitirmişti. Şimdi ise Biden yönetiminin konuya daha ciddi yaklaştığı düşünülüyor. Joe Biden’ın istihbarat servislerine Wuhan Laboratuvarı-Corona ilişkisini daha detaylı araştırma talimatı verdiği Amerikan basınında yer alan haberler arasında.

Çin’in muhtemel bir uluslararası soruşturma sonucunda Wuhan laboratuvarının incelemeye açılmasından çekindiği biliniyor. Ülkesini terk ettiği iddia edilen Çinli istihbaratçının, Wuhan Laboratuvarındaki biyolojik harp delillerini Çin’in yok etmeye çalıştığı bilgisini ABD’ye aktardığı söyleniyor.

Dong Jingwei, Çinli kaynaklara göre devlet kademelerindeki yabancı ajanlara dikkat çeken ve bu konuya önem veren bir istihbarat yöneticisidir. Böyle bir üst düzey istihbaratçının kariyerinin zarar görmesi ve gözden düşmesi için hedef alındığı, bu nedenle hakkında asılsız iddialar yayılmış olabileceği ihtimali de konuşuluyor.  

Konuyla ilgili iddialar ağırlıklı olarak Amerikan düşünce kuruluşlarının ve Amerikalı emekli istihbarat görevlilerinin iddialarına dayanıyor. Ortaya atılan iddialar çok önemli bir haber niteliği taşısa da resmi makamlar tarafından bir açıklama yapılmazsa, şimdilik heyecan uyandıran bir söylentiden öteye gitmeyeceğe benziyor. Kaldı ki bu konuda resmi bir açıklamanın hiçbir zaman gelmeyeceğini düşünenler de var. Ancak Biden yönetiminin Corona virüsünün laboratuvar koşullarında oluşturulduğu ya da hayvanlardan insanlara bulaşmış olabileceği teorileri üzerinde ciddi bir biçimde durduğu da bilinen bir gerçek. Bu iddiaların merkezinde bulunan Çin Hükümeti tarafından ise yapılmış yeni bir açıklama henüz yok.

Anlaşılan o ki Çin, öyle ya da böyle bir şekilde köşeye sıkıştırılmak isteniyor. Amerika, uzun zamandır dünya kamuoyunda konuşulan Çin-Corona ilişkisine dair en küçük bir delil bulursa bunu muhakkak sonuna kadar değerlendirecektir.

Çinli üst düzey istihbaratçının ülkesinden kaçtığına dair iddialar şayet doğrulanırsa şu soruların cevabının aranması kaçınılmaz olacak: Virüs gerçekten Çin’den biyolojik savaş amacıyla mı yayıldı? Yoksa Çin daha büyük bir senaryoda seçilen bir hedef mi? Kaçan üst düzey istihbaratçının vereceği bilgiler Amerika’nın Çin’e karşı elini güçlendirecek nitelikte mi? Çin aleyhine yeni deliller mi elde edilecek? Bu soruların cevaplarına dair yazılıp çizilen o kadar çok görüş var ki, iddiaların ve komplo teorilerinin olan biteni görünmez hale getirdiği bir ortamda, gerçekliklerin gün yüzüne çıkması için biraz daha zamana ihtiyaç var.