Abdullah Öcalan’a Bal Tuzağı

Bir devletin ya da gizli servisin hedefi haline gelen herkes için birçok hareket tarzı gözden geçirilmektedir. Sıcak savaşa tutuşmadan ve herhangi bir saldırıya maruz kalmadan önce düşmanın “ikna” edilmesi gizli servislerin işleyiş mantığına göre en zararsız yollardandır.

Hedef seçilen kişiler tuzaklara karşı kendi ülkelerinde genellikle güvende sayılırlar. Kişinin ailesinin yanında olması, yaşamını tanıdık bir çevrede sürdürmesi ve günlük rutinin dışına çıkmaması kişinin etrafında otomatik bir kontrol mekanizması oluşturur. Bu nedenle bal tuzağı operasyonlarındahedef kişinin çevresinden uzaklaştırılması yani yalnızlaştırılması çok önemlidir.

Ülkeler kritik personelini bal tuzaklarından korumak için bazı tedbirler alır. İngilizler, iş adamlarından devlet başkanına muhtemel risklere karşı bilgi notu dağıtırken, Amerikalılar yalan makinesi ve psikolojik testlerle personelini kontrol etmeye çalışır. Daniel Raviv ve Yossi Melman adlı iki gazetecinin araştırmalarına göre İsrail ise bal tuzağı tedbirlerinde biraz daha ileri giderek yurtdışı misyonlarda görevlendirilecek personelin evli ve çocuklu genç çiftlerden seçmektedir. Özellikle Sovyetlere görevlendirilen erkek personeli seçerken bekârlar tercih edilmemektedir. Çünkü bu personelin Sovyet (Rus) istihbaratı tarafından baştan çıkarılması ve şantaja maruz kalması riski vardır.

Gordon Thomas’a göre Abdullah ÖCALAN’ın ele geçirilmesi için planlanan operasyon da “hedefi yalnızlaştırma” adımına dayanmaktadır. Türk Hükümeti tarafından yakalanması için yoğun gayret sarf edilen Öcalan, 1998 yılının Kasım ayında Roma’da ortaya çıkar. Öcalan’ın sığınma talebini geri çeviren İtalya onu Türkiye’ye de vermeyi reddeder. Bu sırada, terörist başının yakalanması için her yöntemi değerlendiren Başbakan Ecevit, İsrail Başbakanı Netanyahu’yu arar ve Öcalan’ın yakalanması konusunda yardım ister. Netanyahu olumlu cevap verir ve MOSSAD devreye girer.

“Uyanık” adı verilen operasyonda altı ajan Roma’ya gönderilir. Öcalan’ın dairesini gözlem altına alan MOSSAD ajanlarından birisi kadındır ve aldığı emir de açıktır. Hedefi baştan çıkarmak ve yalnızlaştırmak.

MOSSAD psikologlarına göre Öcalan yüksek stres altındadır ve kendini yalnız hissetmektedir. Er ya da geç güveneceği bir kadının dostluğuna ve cinselliğine mutlaka ihtiyacı olacaktır. Hedefin ele geçirilmesi için tüm askeri ve teknik detaylar gözden geçirilirken bal tuzağı operasyonu gibi daha az maliyetli bir seçenek neden düşünülmesin ki? Hedefin en savunmasız anında minimum risk ve tehlike içeren bir kaçırma plânı da elbette seçenekler arasındadır.

Öncelikle Öcalan’ın peşindekilerden -fedai, gazeteci, gizli servis- koparılması planlanır. Hedefin yalnızlaştırılması operasyonun ilk şartıdır. Böylece onu uyandıracak, uyaracak ve koruyacak her unsur saf dışı bırakılmış olacaktır. Çekici bir kadınla tanışan hedef bir gün mutlaka onunla yalnız kalmak isteyecektir. Başka şekilde hedefi güvenli ortamından koparmak mümkün değildir. Zaten başta hedefin kendisi korumasız kalmayı tercih etmeyecektir. Bir kadınla tanışması ise onun da dengesini bozacak ve zamanla koruma çemberinden kendi isteğiyle çıkmak isteyecektir. MOSSAD’a göre bu kilidi yine bir kadın çözecektir.

“Uyanık” operasyonu Roma’da başlar. Öcalan’ın tüm trafiği izlenir ve “kadın arkadaşla” tanışması için fırsat kollanır. Hedefle ilk temastan sonra gelişmelere göre hareket edilecektir. Amaç, Öcalan’ı dikkat çekmeden ele geçirmek ve Türk istihbaratına teslim etmektir. Ancak beklenmedik bir şey olur. Öcalan aniden İtalya’dan ayrılmak zorunda kalır ve tarihe geçecek bir operasyon rafa kaldırılır.

Günümüzde şahıslar ve hikâyeler farklılık gösterse de bal tuzağında da yöntemler birbirine benzemektedir. Genellikle karşılaşılan ise yalnız kalanın daha kolay hedef olduğudur. Paçayı kaptıranın ise hep yalnız bırakıldığıdır. Kişinin açığı (çapkınlığı, hırsızlığı, yolsuzluğu, kötü alışkanlığı) varsa bunlar mutlaka birileri tarafından kayıt altına alınmaktadır. Açığı yoksa yalnız kalması sağlanıp iftiraya, dedikoduya, suçlamaya açık hale getirilecektir. Bugünün yakın dostu yarın yok edilmesi gereken bir düşman haline gelebilmektedir. Birliktelikler, ittifaklar veya ilişkiler her an bozulabilmektedir. Acaba kimler “ikna” edilmiştir. Bunu zaman mutlaka gösterecektir.

Kayıt altına alınan “yoldan çıkmaların” ise mezara götürüldüğü nadirdir.