Rusya ve Sovyetler Birliği Kısır Döngüsü

Rus edebiyatı klasiklerinin hemen hepsinde yer alan bir karakter profili vardır. Kahramanın maddi durumu iyi değildir ve ev halkına zulmeder. Güçlü, iri yapılı ve görünüşü serttir. Parası olmadığı halde çok fazla içki içer ve etrafındakilerle kavga edip mahalleliden yediği dayakla evine döner bu sarhoş adam.

Bir portre, kitaplarda, filmlerde ve klişelerde bu kadar yer ettiyse gerçekten o yörenin karakteristiği olmuş demektir. Bazı davranışlar kimi zaman milli bir özelliğe dönüşebilir, hatta yönetim şeklini bile belirleyebilir. Meşhur bir sözde de belirtildiği üzere; “Nasılsanız öyle yönetilirsiniz.”

Savaşın başlamasından bu yana mantıklı bir analiz yapmak için yeteri kadar zaman geçti. Geçen zaman içinde sonuca dair net bir çıkarım yapamasak da çok açık görünen birçok nokta var. Bu savaşın sonucu ne olursa olsun başlamasından önceki hali göz önüne alındığında kaybeden tarafın bariz şekilde Rusya ve Vladimir Putin olduğunu söyleyebiliriz. Bence, Putin bile bu yaşananları tamamen silip, harekatın başladığı güne dönebilmeyi ve bu harekâtı hiç başlatmamış olmayı dilerdi. Savaşın taraflarına ve kar-zarar dengesine dair değişenlere baktığımızda bu resim daha açık ortaya çıkacaktır sanırım.

Savaşın Rusya ve Ukrayna dışındaki tarafları arasında ABD, NATO, Avrupa, Çin ve Türkiye’yi yazmak mümkün. Bu aktörlerin hepsine yönelik olmasa da bazı tespitleri ve öngörüleri belirtebiliriz. Taraflara yönelik analizler ve tahminlerde en belirleyici unsurlar yönetenler gibi görünse de Covid-19, ekonomik sorunlar ve vatandaşların tutumları da önemli yer edinmekte.

En Büyük Kaybeden: Mahallenin Kavga Müptelası Sarhoşu: Rusya

  • Dünya ekonomisinin Kovid-19 ve hammadde sıkıntısı nedeniyle ciddi bir dar boğazdan geçtiği bu süreçte uzun süreli bir savaş hiçbir ülke tarafından desteklenebilir bir durum değil. İdeolojik ve askeri birliktelikleri olduğu Çin ve İran gibi ülkeler bile basın açıklaması dışında destek vermediler, askeri ve maddi yardımda bulunmadılar. Her ne kadar birbirlerini sevmeseler de zaruri dostlukları olduğu bu ülkelere ait beklentileri de sükût-u hayale uğradı.
  • Harekatın, istihbari hazırlık, planlama, icra, moral – motivasyon, yetişmiş personel, yönetim, kullanılan teçhizat ve lojistik destek gibi sonuca etki edecek birçok argümanı göz önüne alındığında oldukça başarısız olduğunu söylemek gerek. Özellikle yönetim zafiyeti ve istihbarat eksikliği zamanla panik havasını da beraberinde getirdi. Ülkesi için savaşma mevzusunda dünyanın en istekli vatandaşlarının Ukraynalılar olduğu bugün ortaya çıkan bir anketin sonucu değil. Ukrayna’ya karşı en iyi yönetilecek harekatta bile gerilla savaşına maruz kalacak bir ordunun böylesi zayıf bir planlamada vereceği kayıplar muazzam sayılara ulaşacaktır.
  • Yıllar süren başarılı ve zorlu diplomasiler sayesinde Rusya ve lideri Vladimir Putin hem dünyada hem de Avrupa’da sempati kazanmış ve Sovyetler Birliğinin kasvetli havasını biraz olsun dağıtmıştı. Putin ve ekibi, son dönemde Suriye’de kaybettikleri prestiji yeniden kazanmak yerine daha karanlık ve yıkıcı bir yola girdiler. Bu saldırgan tavır, sadece Rusya devletine karşı değil, dünyanın her yerinde bulunan vatandaşlarına bile yansıyacak kadar büyük bir antipatiye dönüştü. Rusya karşıtlarını tek bir ortak paydada buluşturduğu gibi yıllardır karşı çıktığı NATO’nun varlığının gerekliliğini de ispatlamış oldu.
  • Dünyanın hemen her ülkesinden ve kuruluşundan yaptırımlara maruz kalmaya başladı. Geçmişten yaptırımlara alışık olsalar da böylesi yaptırımları bu zamanda kaldırabilmek hiçbir ülkenin üstesinden gelebileceği bir durum değil. Ekonomiden siyasete, askeriden savunmaya, spordan sanata, sağlıktan gıdaya varana kadar hemen her alanda etkili bir yaptırım listesi var. Bu yaptırımlar vatandaşların sosyal ve ekonomik hayatını zorladıkça zaten zayıf olan harekata destek, zamanla topyekûn karşıtlığa ve isyana dönüşecektir.

Mağdur Ülke: Sarhoşun Çatıştığı Yeni Mazlum: Ukrayna

  • Ukrayna, Sovyetler Birliği’nin etkisinden kurtulmaya başladığı zaman, bu sefer de çatışmanın ortasında kaldı. Yıllardır doğu ile batı arasında sıkışmışlığın sancısını ve sıkıntısını çeken Ukrayna, şimdi de ABD – Rusya çatışmasının yeni sahası oldu. Ne AB ne de NATO’ya girmesine izin verilmiyor. Kendi ülkesi adına karar veremediği yetmezmiş gibi şimdi de işgale karşı mücadele etmek zorunda.
  • Askeri gücü oldukça orantısız bir düşmana karşı, onurlu ve akıllı bir savunma izliyor. Ne kadar daha direnebilir bilinmez, fakat Rusya’nın işgali başarılı olsa bile gerilla savaşı taktikleriyle düşmanını pişman etmeye devam edecek gibi.
  • Bulunduğu bölgenin birçok gıda ihtiyacını ve bazı metal kaynaklarını sağlayan Ukrayna, en iyi sonuçta bile ikamesi yıllar sürecek bir gerileme, iş gücü kaybı ve yıkıma maruz kaldı. Desteklerle ve yardımlarla yeniden toparlanma evresine girdiğinde bile imtiyaz ve karşılık beklentisinde olan ülkelerin ve kuruluşların güdümüne girmesi gerekecek.

Talihsiz Adam: Kavgadan Bıkan Hancı Avrupa

  • Bölgesinde barış ve huzur ortamını güçlükle temin eden Avrupa, çatışma çıkaracak her senaryodan kaçınma çabasında. Özellikle ekonomik ve üretim bakımından zorlukların olduğu bir dönemde savaş, tam bir kâbus anlamına geliyor.
  • Nerede savaş olursa olsun göçmenlerin nihai hedefi konumunda olduğu herkesin malumu. Savaşın başından beri milyonları bulan Ukraynalı, yakın da olması nedeniyle doğrudan Avrupa ülkelerine iltica etti. İnsani olarak gelen göçmenleri kabul etmek durumunda olsalar da ülkelerin ekonomik kapasitelerine ek yükler ve idari yapısına zorluklar getireceği görünen bir gerçek.
  • Her ne kadar savaştan doğrudan sorumlu olmasa da gerek diplomasi zafiyeti gerekse göz göre göre canavarın beslenmesi anlamında kusurları yadsınamaz. Yenilenebilir enerji ve metal ürünlerinin başka yollarla temini konusunda yeterli adımlar atılmadığı için Rusya’yı sürekli besleyen ve istemeden de olsa destek veren durumunda. Hatta bazı Avrupa ülkelerinin silah satışı bile yaptığı yakın zamanda ortaya çıkmıştı.

Büyük Kazanan: Mahallenin Abisi ABD

  • 2. Dünya Savaşındaki Pearl Harbor saldırısı dışında ülkesinde hiçbir savaşa ait yıkım ve kan görmedi. Savaşlara daima ‘Kendi evi ve iş yeri yanmayan adam’ rahatlığı ile katıldı ve bu rahatlıkla da genelde saldırgan bir biçimde hareket etti. Bu saldırgan tavrının karşılığında tüm dünyanın antipatisini topladı. Ukrayna saldırısını önceden bildiği ve Rusya’dan daha hazırlıklı olduğu aşikâr. Alışık olunan davranışının aksine daha ılımlı ve yapıcı görünse de savaşın uzamasını isteyen tek ülke olabilir.
  • Savaşne kadar sürerseUkrayna’ya o oranda destek verecek olan ABD, sonrasında bu yardımlarının karşılığını isteyecektir elbette.
  • Rusya’nın bu saldırısı neticesinde savunma ihtiyaçlarını gözden geçirecek ülkelere askeri malzeme ve silah satışından büyük bir gelir elde edecektir. Şimdiden birçok sipariş aldığı göz önüne alındığında büyük kazananın ABD olduğunu söylemek yanlış olmaz.
  • Dünya üzerinde zaten birçok üsleri olduğu halde, Rusya’dan çekinen ülkeler, yeni ABD üslerine ve askeri tesislerine seve seve kapılarını açacaktır.

Her Durumun Kaybedeni: Araya Giren Adam Türkiye

  • Coğrafyamızda ne yaşanırsa yaşansın olumsuz sonuçlarına ülkemizin maruz kalması gerçekten çok ilginç. Suriye, Afganistan ve Ukrayna’da yaşanan çatışmalardan payımıza ya mülteci düştü ya da ekonomik sıkıntılar. İnsanların ülkesi için savaşmadığı bölgelerde hiçbir kazanım elde etmeden şehitler, gaziler veriyoruz. Tabir-i caizse herhangi bir yerde en ufak bir çatışma olsa ülkemize zam olarak yansıyacak artık.
  • Yakın zamana kadar hemen her ürünü üreten Türkiye, şimdi Ukrayna’dan gelmeyen gıda maddelerinden dolayı sıkıntı yaşıyor ve doğal olarak fiyat artışı yaşanıyor. Üretim politikalarının terk edilmesi ve çiftçilerin desteklenmemesi etkilerini fazlasıyla hissettiriyor.
  • Hatalı siyaset ve yöneticilerin zaaflarından dolayı ne ABD ne de Rusya’ya karşı güçlü bir duruş sergilenemediği için tüm tarafların tepkisine uğruyor.
  • Bulunduğu konum ve bilinçsiz mülteci istihdamı nedeniyle kabul edilebilir düzeyin çok üzerinde bir göç yüküne maruz kaldı, kalmaya da devam ediyor. Mülteci kabulünde standardı olmadığı ve sorgu yapmadığı için kriminal ve suça meyilli çok fazla kişiyi bünyesinde barındırıyor. Göçmen sayısı demografik yapıyı etkileyecek düzeye ulaştığı için yakın zamanda iç savaş ve çatışma tehdidi ile karşı karşıya.
  • Ukrayna’ya satılan SİHA’ların maddi gelirinden daha fazla zararı gelecek gibi görünüyor. Vurulan her Rus tankında reklamının yapılması yakın zamanda Rusya’nın düşmanlığına sebebiyet verebilir.

Bu savaşın bir de geçmişe bakan boyutu var. ABD, Avrupa ve birçok kuruluşun ikircikli tavırları bir kez daha gün yüzüne çıkmış oldu. Suriye’de, Afganistan’da ve dünyanın birçok bölgesinde yürüttükleri kanlı mücadele Ukrayna üzerinden Avrupa’ya sıçrayınca daha mutedil ve soğukkanlı davranıldı. İşin özü, kimilerinin gözünde Ortadoğu, Balkanlar ve Afrika’da dökülen kanların, yanan canların yeterince kıymetinin olmadığı görülmüş oldu. Suriye’de, Afganistan’da Bosna’da, Kosova’da, Azerbaycan’da, Yemen’de, Myanmar’da ve daha birçok bölgede akan kanların durması için de böylesi tedbirler ve yaptırımlar alınamaz mıydı? 

Sonuç olarak; Rusya yine karakteristik kimliğinden ve geçmişinden kaçamadı maalesef. Güç zehirlenmesi ve hırsı ile yeniden kan dökmeye başladı. Nihayetinde yöneticilerin ihtiras ve bilinçsizliği yurttaşlarını zora sokacak. Kendi düşen ağlamaz belki, ama onun yüzünden ağlayan anne ve çocukların ahı da yerde kalmaz…

Ayrıca unutmamak lazım ki Rusya’da çar indirmek ve devrim yapmak da karakteristik özelliklerden. Halk daha ne kadar yaptırımlara direnebilir bilinmez fakat yöneticilerin de konumlarına çok fazla güvenmemeleri gerek…