Barış Pınarı Harekâtı (09 Ekim 2019 – 18 Ekim 2019)

Sınır Ötesi -Suriye- Harekâtları – 6

Türkiye başlatılan harekâtın gerekçesini, PKK ile bağları nedeniyle terör örgütü olarak tanımladığı SDG’nin, sınır bölgesinden uzaklaştırılması, 30 kilometre derinliğinde bir güvenli bölge oluşturularak 3,6 milyon civarındaki Suriyeli sığınmacının bu bölgeye yerleştirilmesi olarak açıkladı. Türkiye, Menbiç’ten başlayarak doğuya doğru Tel Abyad ve Resulayn bölgelerini de kapsayacak şekilde geniş bir alanda ve güneye doğru 30 km. boyunca güvenli bir bölge oluşturma hedefindeydi. 

Zeytin Dalı Harekâtı sayesinde uzun zamandır beklediği darbeyi YPG’ye indiren Türkiye, daha öncesinde sinyalini verdiği Menbiç bölgesine yönelik harekât için Afrin’de sükûnetin sağlanmasını beklemişti. Yine Zeytin Dalı Harekâtında Rusya’nın bölgeden çekilmesiyle harekât için düğmeye basan TSK, Barış Pınarı Harekâtı için de ABD kuvvetlerinin çekilmesini bekledi.

Trump’ın “Twitter” Diplomasisi

YPG güçlerine Rusya’nın ardından bir darbe de ABD’den gelmiş ve yine sahada yalnız kalmışlardı. ABD, her ne kadar harekâta sessiz kalacağını açıklasa da Türkiye’ye istihbarat desteği vermeyi de reddetmişti. Bölgede IŞİD tehdidine karşı en güçlü ortak konumunda olan SDG’nin omurgasını oluşturan YPG’nin tamamen yok edilmesinin IŞİD’in yeniden güçlenmesinin önünü açabileceğinden endişe ediliyordu. Bu nedenle kara harekâtı başlamadan kısa bir süre önce ABD başta olmak üzere birçok ülke bu harekâtın yapılmasına tepki gösterdi. Dünya diplomasi tarihinde ender görülecek bir mektup kaleme alan dönemin ABD Başkanı Trump açıkça Türkiye’yi, ekonomisini batırmakla tehdit etti. Bu gelişmenin ardından Türkiye’nin yanıtı kara harekâtını başlatmak oldu.

Mutabakat ve Türkiye’nin Bitmeyen Görevleri

Yaptırım ve ambargo tehditlerine rağmen 10 Ekim 2019 günü harekâtı başlatan Türkiye, bölgede alan hakimiyetini ele geçirmeye başladı. Harekâtın başlamasından kısa bir süre sonra hem Suriye ordusundan hem Rusya’dan hem de ABD’den yardım talep eden SDG güçleri hemen hepsinden olumlu yanıt aldı. SDG Komutanı olan eski PKK’lı Mazlum Kobani kod isimli Ferhat Abdi Şahin, ateşkes görüşmeleri için hazır olduklarını bildirerek ABD’den arabuluculuk yapmasını istedi. Rusya ve ABD diplomatik, Suriye ordusu ise askeri destek vereceklerini belirttiler. İlk etapta olumlu karşılık olmayınca, ABD ve birçok ülke, Türkiye’den bazı bakanlara ambargo uygulamaya başlandığını açıkladı. Rusya’nın girişimleriyle 22 Ekim 2019 tarihinde imzalanan Soçi Mutabakatı ile geçici ateşkes yapıldı. Türk Hükümeti ile görüşme yapan Trump, Soçi Mutabakatının ertesi günü kalıcı ateşkesin sağlandığını ve Türkiye’ye yönelik yaptırımların kalkacağını açıkladı. Harekât boyunca 5 askerimiz şehit olurken 86 asker de yaralandı.

Anlaşma şartları Türkiye’nin talep ettiği gibi bölgeden SDG güçlerinin çekilmesi ve kontrolün TSK ve SMO tarafından sağlanacağı şeklinde gerçekleşti. SDG, yaptığı açıklama ile anlaşma şartlarının sadece bu bölge için geçerli olduğunu, genel bir anlaşma yapılmadığını açıkladı. Türkiye’nin hedeflerinden olan Suriyeli mülteci ve göçmenlerin geri gönderilmesi kısa vadede mümkün olmadı. Aksine icra edilen her harekât yeni göç dalgalarına ve daha fazla yerleşim bölgesinin yıkılmasına sebep oldu. Göçmen ve mültecilerin geri dönebilmeleri için bölgenin yeniden ıslahı ve inşası Türkiye’nin omuzlarına yüklenmiş bir görev olarak kaldı.

Bahar Kalkanı Harekâtının sona ermesinden sonra Türkiye, Suriye’ye herhangi bir sınır ötesi harekât düzenlememiştir. Türkiye, bölgede bulundurduğu karakollar ve gerek Rusya gerekse SMO birlikleriyle düzenli icra ettiği devriye faaliyetleriyle bölgenin kontrolünü elinde bulundurmaktadır. Zaman zaman Suriye ordusu ve PYD ile çatışmalar yaşansa da yeni bir harekât ihtiyacı oluşmamıştır.

AKP hükümetinin talebiyle, TBMM Genel Kurulu’nda kabul edilen Cumhurbaşkanlığı tezkeresi ile Türk Silahlı Kuvvetleri’nin, Suriye ve Irak’a asker gönderme yetkisi ilk kez 2 yıllık olmak üzere yedinci kez uzatıldı.

(Devam edecek)