1991 Sovyet Rusya’nın Dağılışına Kadar Ukrayna Tarihine Kısa Bir Bakış

Kiev; 882-1132 yılları arasında hüküm süren, Rusya, Beyaz Rusya ve Ukrayna’nın atası sayılan Kiev Knyezliği’nin başkentiydi. 12 ve 13. yy’da dağılma sonrası bölgedeki devletler Kiev’i kendi hakları olarak görmeye başladılar. Belarus ve Moskova arasında paylaşılan topraklar, hala iki ülkenin milliyetçi halkları tarafından kendilerine ait olarak görülmektedir.

Yüzyıllar boyunca bağımsızlık mücadelesi veren Ukrayna, Bogdan Hmelnitski’nin önderliğinde Kazakların Lehistan’a karşı başlattığı büyük ayaklanma sonucunda, 16’ncı ve 18’inci yüzyıllar arasında Avrupa haritasında, askeri ve idari yönetimler topluluğu olan Zaporojye Seçi olarak yeniden yerini aldı.

Osmanlı Dönemi

1672-1676 Osmanlı-Lehistan Savaşları sonucunda, Ukrayna’nın güneybatı ve orta batısını kapsayan tarihi Podolya bölgesinde Osmanlı Devleti egemenliğinde Podolya Eyaleti kuruldu.

1676-1681 Osmanlı-Rus Savaşı ‎sonunda Osmanlı İmparatorluğu ile Kırım Hanlığı ve Rusya Çarlığı arasında Kırım’da Bahçesaray Anlaşması imzalandı. 20 yıllığına geçerli olması kabul edilen anlaşmaya göre, Ukrayna’dan geçen Dnyepr Nehri, Rus Çarlığı ile Osmanlı İmparatorluğu arasında sınır olarak belirlendi. Bunun sonucunda Zaporojye Osmanlı egemenliğine girdi. Bölgedeki Osmanlı egemenliği 1699 Karlofça Anlaşması’na kadar sürdü.

Birinci Dünya Savaşı

Rusya, Polonya, ardından da Avustuya-Macaristan’ın himayesi altında olan Ukrayna toprakları, Birinci Dünya Savaşı sırasında Rusya ve Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun çarpışmalarına sahne oldu.

1917 Sosyalist Ekim Devrimi’nin ardından, Ukrayna Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB) içinde yerini aldı.

Holodomor

Ukrayna’nın resmî dili olan Ukraynaca ya da eski adıyla Rutence’de açık bir şekilde “aç bırakarak öldürmek ya da açlıkla öldürmek, kıtlık” anlamına geliyor. Holodomor Soykırımı ya da bazı kaynaklarda geçtiği şekliyle Ukrayna Kırımı, 1932 yılında günümüzdeki adıyla Ukrayna’da ve Rusya’nın Kuban Bölgesi’nde yaşanan bir soykırım. Sovyet Lider Josef Stalin tarafından uygulanan soykırım, 1933 yılında sona ererken; birçok kaynağa göre 2 yılda 8 milyon insan hayatını kaybetti.

İkinci Dünya Savaşı

İkinci Dünya Savaşı sırasında Ukrayna topraklarının neredeyse tamamı Nazi Almanya’sı tarafından işgal edildi. Nazi katliamları Ukrayna’da en şiddetli şekliyle görüldü. Savaş boyunca ülkede partizan savaşları boy gösterdi. Ukrayna 1944 yılında Nazi işgalinden kurtarıldı. Savaşta 5 milyon Ukraynalı hayatını kaybetti. Ülkede 700 şehir ve 28 bin köy harap oldu.

1945 yılında Zakarpatya, 1954’de ise Kırım Ukrayna Sosyalist Cumhuriyeti’ne dahil oldu.

Bağımsızlık

Ukrayna 1986 yılında, tarihin en büyük nükleer felaketlerinden biri olan Çernobil faciasını yaşadı. Sovyetler Birliği’nde 1990’lara gelinirken “yeniden yapılanma” adı altında yaşanan çözülme sürecinde, tüm diğer eski Sovyet ülkelerinde olduğu gibi Ukrayna’da da milliyetçi dalga yükselişe geçti.

Ukrayna, 24 Ağustos 1991 tarihinde Sovyetler Birliği’nden ayrıldı. Leonid Kravçuk, ülkenin ilk devlet başkanı oldu. 1996 yılında Leonid Kuçma başkanlık koltuğuna oturdu.

Ukrayna’nın Jeopolitik Konumu

Ukrayna kelimesinin eski Slav dilinde “sınır ülkesi” anlamına geldiği düşünülmektedir. Geçmişten günümüze konumu hep sorunlu olmuştur. Bugün Rusya ve NATO arasında adeta bir tampon bölge vazifesi de gören Ukrayna’nın jeopolitik durumu hakkındaki farklı görüşlere de yer vererek bir portre çizelim.

Ukrayna hem Avrupa’ya hem de Asya’ya dönük geniş sınırları olması dolayısı ile çok yönlü politikalar takip etmek zorunda olan bölgesel güçlerden biridir. Ukrayna toprakları AB tarafından “Sovyet Sonrası Alan” (Post Soviet Space) olarak tanımlanırken, Rusya tarafından ise “Yakın Çevre” (Near Abroad) olarak tanımlandığı görülmektedir.[1]

ABD açısından Sovyet sonrası alanda jeopolitik çoğulculuk korunmalı, yani Avrasya’da Rusya şemsiyesi altında herhangi bir bütünleşme önlenmeli, Ukrayna merkezi bir Avrupa devleti olmalıdır.[2]

Ukrayna, jeopolitik bir eksen olarak Rusya’nın dönüştürülmesinde yardımcı bir role sahip olmuştur. Rusya’nın Ukrayna olmadan Avrasya İmparatorluğunu kurması mümkün değildir. Rusya, ancak Ukrayna üzerinde hâkimiyet kurabilirse Avrupa ve Asya üzerinde güçlü ve yayılmacı bir devlet olabilmek için gerekli maddi kaynaklara kavuşabilecektir.[3]

Ukrayna, Rusya’nın batı kuşağındaki en zayıf noktasıdır ve egemen Ukrayna’nın varlığı olgusu jeopolitik düzeyde Rusya’ya savaş ilanıdır. Batı jeopolitiğinin merkezi olan “Ukrayna meselesi” Moskova’nın acil önleyici tedbirler almasını gerektirmektedir. Zira artık Rusya’ya stratejik bir darbe indirilmesi söz konusudur.[4]

AB ile ABD’nin Ukrayna’yı Rusya’nın hâkimiyet alanından çıkarma hedeflerine karşılık Rusya, Ukrayna’nın Atlantik sisteme entegrasyonunu büyük bir tehdit olarak görmekte ve Ukrayna’nın Batılı ülkeler ile birlikte hareket etmesini engellemeye çalışmaktadır.[5]

Sonuç olarak; kendine yetebilen bir ülke olmasına rağmen konumu itibariyle sürekli müttefik ve düşman edinme durumundadır. Doğu ve Batı arasında ‘savaşın veya barışın başlama noktası’ olması kaçınılmazdır.

Sonraki yazımızda “Turuncu Devrim” ile başlayan ve günümüze gelen süreci ele alalım.


[1] Bingöl, O., 2014. Ukrayna Krizinin Ulusal, Bölgesel ve Küresel Bağlamı ve Gelecek Öngörüleri, Karadeniz Araştrmaları, Sayı; 41

[2] Derman, G.S., Ongarova, Y., 2014. Ukrayna’da Siyasi Kriz, Karadeniz Araştrmaları, Sayı:42

[3] Brzezınskı, Z., 2005. Büyük Satranç Tahtası, İnkılap Kitabevi, İstanbul

[4] Dugin, A., 2016, Rus Jeopolitği Avrasyacı Yaklaşım, Küre Yayınları, İstanbul.

[5] Gafarlı, O., 2014. AB ile Rusya Arasında Ukrayna, htp://www.bilgesam.org/incele/76/-ab-ile-rusya-arasinda-ukrayna/#.VCuZ_fl_vi0, Şubat