Mümkünse 15 Temmuz’u Konuşmayalım!

4. Bölüm: 15 Temmuz’da Yaşananların, Komisyon Çalışmalarında ve Konuk İfadelerinde Ne Derecede Yer Tuttuğuna Dair Değerlendirme

Hazırlayanlar: Av. Bayram Bayır – Av. Orhan Turan

TBMM’de temsil edilen 4 siyasi partinin ortak girişimleri neticesinde kurulan komisyonun asıl çalışma amacı 15 Temmuz’un araştırılmasıydı. Nitekim partilerin konuyla ilgili verdiği bütün önergelerde Gülen Hareketi’nden, tarihçesinden, faaliyetlerinden veya diğer hususlardan ziyade 15 Temmuz’un araştırılması isteniyordu.

AKP, CHP, HDP ve MHP gruplarının verdiği önergelerin tamamında aynı veya benzer ifadeler ve talepler bulunuyordu. “15 Temmuz 2016 tarihinde yaşanan darbe girişiminin tüm boyutları ile araştırılması ve böylesi girişimlerin bir daha yaşanmaması için alınacak tedbirlerin belirlenmesi amacıyla… Meclis Araştırması açılması için gereğini arz ederiz.”

Bu amaçla kurulan bir Meclis komisyonunun ortaya koyduğu (ancak 5 yıldır yayınlamadığı) sonuç raporunda da esas olarak 15 Temmuz’un anlatıldığı veya çözümlenmeye çalışıldığını düşünmekten daha doğal ne olabilir!

Her ne kadar önergelerde yer alan amaç ve kamuoyunun beklentisi bu şekilde olsa da ortaya çıkan sonuç raporu incelendiğinde, raporda 15 Temmuz günü ve gecesi yaşananların çok ama çok az bir yer tuttuğunu söylemeliyiz.

Toplam 581 sayfadan oluşan Meclis Araştırma Raporu’nda 15 Temmuz’da yaşananlara ayrılan kısım yaklaşık olarak 40-50 sayfadan ibarettir.

Dinlenen Konuklar

Ortaya çıkan bu durum bir tarafa, komisyonun temel işlevini yerine getirip getirmediği belirlenirken, dinlenen kişilerin ne kadarının hangi konular üzerinde konuştuklarına, diğer bir deyişle konukların kaçının 15 Temmuz ile ilgili beyanda bulunduklarına da bakmak gerekir.        

Belki bu bakış açısıyla, dört siyasal partinin de temel amacı olan 15 Temmuz’un araştırılmasında komisyonun başarısı veya ortaya konulmak istenen sonuç hakkında bir fikir sahibi olabiliriz.

Yukarıdaki rakamlardan sonra, komisyonda dinlenen kişilerin sadece %25’inin (12 kişi) 15 Temmuz hakkında konuştuğunu, %15’inin (7) hem Gülen Hareketi hem 15 Temmuzla ilgili beyanlarda bulunduğunu, bunların dışında kalan %60’lık (31 kişi) çoğunluğun ise tamamen Gülen Hareketi’nin eğitim faaliyetleri vb. farklı hususlar hakkında beyanlarda bulunduklarını söylersek, sanırım hiçbiriniz şaşırmazsınız!

Dinlenenlerin sadece 20’si bilfiil 15 Temmuz gecesini tecrübe eden (veya girişimin hedefinde olduğu iddia edilen) kişilerden oluşuyor ve bu sayıya CNN ekranlarında icra ettiği fonksiyonu anlatan Hande Fırat, siyasi konjontürden faydalanarak uydurduğu hayali kahramanlık hikayelerini anlatan Kazan Belediye Başkanı Lokman Ertürk, gazeteci Nedim Şener ve o geceki pozisyonunun ne olduğu belli olmayan eski İçişleri Bakanı Efkan Ala gibi isimler de dahildir.

Komisyonda 15 Temmuz ile ilgili konuşanlardan sivil gaziler Rıfat-Mine Özer, Metin Doğan, Enes Topçu ve Can Camurcu ve diğer birkaç konuk dışındakilerin anlatımları da yine 15 Temmuz gecesinden ziyade Gülen Hareketi hakkında bilgi vermeye yöneliktir.

Cezaevi Ziyareti

15 Temmuz’a müdahil oldukları değerlendirilerek komisyona çağrılan bu isimler bir tarafa, suçlanan kişilerle ne bir görüşme gerçekleştirilmiş ne de o isimlerle de görüşülmesi gerektiğine dair çağrılara kulak verilmiştir. Halbuki bir olay veya olgu hakkında her yönüyle araştırma yapılacak veya hükümde bulunulacaksa uyulması gereken temel bir kural vardır. Ortada bir “tez” varsa, karşısına “antitez” koyarsınız ki, ortaya çıkacak olan hükme gönül rahatlığıyla “sentez” diyebilesiniz! Ancak komisyon raporunda tek bir antitez örneği dahi bulunmuyor!

Özellikle HDP ve CHP’li komisyon üyelerinin, çok defalar cezaevlerine gidip 15 Temmuz’da bilfiil adı geçenlerle veya Gülen Hareketi yöneticiliği suçlamasıyla yargılanan bazı isimlerle görüşelim tekliflerine AKP’li üyeler her seferinde kulaklarını tıkamışlardır.

Muhalif üyelerin farklı toplantılarda dile getirdikleri “Mehmet Baransu, Alaattin Kaya, Ahmet Rasim Kuseyri, Akın Öztürk, Mehmet Dişli, Mehmet Partigöç, Adem Huduti, Hakan Evrim, Bekir Ercan Van, Ahmet Turan Alkan, Mümtazer Türköne, Şahin Alpay, Nazlı ılıcak, Ahmet Altan, Ali Bulaç” gibi isimlerin dinlenmesi konusu havada kalmıştır.

Halbuki, bu amaçla TBMM’ye, Emniyet Genel Müdürlüğü’ne ve TÜRKSAT’a ziyaret gerçekleştiren komisyon üyeleri pekâla cezaevlerine de gidebilirlerdi ve buna yetkileri de vardı. Örneğin, geçmiş yıllarda Susurluk Olayı’nı araştıran bir meclis komisyonu, o tarihlerde hükümlü olan ve cezaevinde bulunan Mehmet Ağar’ı ziyaret ederek konuyla alakalı ve faili meçhuller hakkında görüşmeler yapmışlardır.

Ziyaret ve Yerinde İnceleme Çalışmaları

Ziyaret çalışmaları sadece “15-16 Temmuz tarihlerinde darbenin bastırılmasında aktif rol üstlendiği değerlendirilen yerlerin ziyaret ve yerinde incelemeleri” ile sınırlı tutulmuştur.

Ancak o gece için asıl kritik olan yerlerin ziyaretleri ise gerçekleştirilememiştir.

Sonuç

Sonuç olarak, komisyonun ne 15 Temmuz’u doğru bir şekilde ele aldığını, ne çağrılan konukların 15 Temmuz’la alakalarının olduğunu ve ne de doğru bir değerlendirmede bulunduğunu söylemek çok güç!

15 Temmuz gecesi yaşananlar detaylarına girilmeden birer paragrafla üstünkörü geçilmiş, sadece saat kaçta hangi kışlada olayların başladığı ve hangi saatlerde olayın bastırıldığı bilgisine yer verilmiştir.

Diğer yandan, az sayıda da olsa o gece yaşananları anlatan konukların verdiği bilgilerin tamamı rapora yansıtılmamış, taraflı bir bakış açısıyla ve sadece AKP’li komisyon üyelerinin istekleri doğrultusunda kısmı bir aktarım olmuştur.