Komisyon Raporu Neden Yayınlanmadı?

5. Bölüm: AİHM ve Dünya kamuoyunda Hükümeti Zora Sokacağı İddia Edilen Hususlar

Hazırlayanlar: Av. Bayram Bayır – Av. Orhan Turan

15 Temmuz’u Araştırma Komisyonu Başkanı AKP Milletvekili Reşat Petek’in o dönemin Meclis Başkanı İsmail Kahraman’a teslim ettiğini iddia ettiği ancak TBMM’nin sitesinde “Geçmiş dönem meclis araştırması komisyonları önerge bilgileri” bölümünde “Komisyon Raporunu vermedi (Hükümsüz)” ibaresinin yer aldığı sonuç raporunun neden yayınlanmadığı kamuoyunun merak ettiği hususlar arasındadır. 

Raporun neden yayınlanmadığı ile ilgili olarak, bazı milletvekilleri tarafından, bu durumun Gülen Hareketi’ne önemli bir avantaj sağlayabileceği ve Türkiye’nin çok zor durumda kalabileceği için böyle bir yola başvurulduğu iddia edilmişti.

Bu iddiayı doğrulayacak nitelikte, geçtiğimiz günlerde bir TV programında gazeteci Barış Pehlivan’ın, “TBMM komisyonunca hazırlanan 15 Temmuz raporu için hukukçular akıl verdi, ‘Gülen Hareketi’ne yaramasın’ diye yayınlanmadı diye bir kulis bilgisi var. Sayın Özdağ bunu doğrular mı?” şeklinde yönelttiği soruya 15 Temmuz Komisyonu başkan vekilliği de yapan dönemin AKP milletvekili Selçuk Özdağ, birinci ağızdan üç kelime ile teyit etmişti: “Kulis bilginiz doğrudur!”

Komisyonun Sonuç Raporunda; 15 Temmuz’daki olaylara tatmin edici bir cevap verilemediğini, birçok noktanın aydınlatılamadığını ve 15 Temmuz’dan ziyade Gülen Hareketi’nin tarihsel gelişimi, maddi boyutu vb. konular etrafında dolaşıldığını, bu serinin önceki yazılarımızda ifade etmiştik.

Bu bölümde, komisyonun divan başkan vekilliğini de yapan eski AKP milletvekili Özdağ’ın doğruladığı iddia içeriği hakkında bir değerlendirme yapacağız.

*****

  • Meclis araştırma komisyonları, bir yargı mercii değildir ve araştırma sahasına giren kişilerin cezai sorumluluğu hakkında bir hüküm ya da görüş bildirmeksizin, ilgili gerçekleri ortaya koymak, araştırılan konunun sebep, etki ve sonuçlarını saptamak, araştırmaya konu sorunun ya da sorunların tekerrür etmemesi için alınması gereken tedbir ve önlemleri tespit ederek hükümete ve uygulayıcı idarelere yönelik tavsiyelerde bulunmakla ve araştırmalar neticesinde ulaşılan bilgi, tespit ve önerileri Meclis Başkanlığına sunulmak üzere bir rapor haline getirmekle görevlidir. Ancak 15 Temmuz Araştırma Komisyonu bu kesin kuralı çiğneyerek gerek raporun tamamında gerek sonuç kısmında ve gerekse de basın toplantılarında kesin bir dille kati hükümler verilmiştir.  Bu durumda halihazırda OHAL yönetiminde zaten baskı altında olan hâkim ve savcıların bundan etkilenmemesi, dahası bu sonuca aykırı karar verebilmelerinin mümkün olmadığının bilinmesine rağmen bu şekilde hareket edilmiş olması açıkça bir hukuk cinayetidir.
  • Meclis Araştırma Komisyonu’nun, başından sonuna dek çalışmalarını OHAL baskısı altına yürütmüş olması ve dinlenen veya bilgisine başvurulan kişilere söyleyecekleri hususlar dolayısıyla yargılanmayacakları güvencesinin verilememiş olması, bu çekincelerin başında gelmektedir.
  • 15 Temmuz’a müdahil olan ve halihazırda yargılanan kişilerle de görüşülmemiştir. Muhalif vekillerin bu yöndeki ısrarlı taleplerinin, iktidar vekilleri tarafından görmezden gelinmesi sadece kamuoyunda bazı sorunların ertelenmesine sebep olmakla kalmayacak, aynı zamanda bu durum ileride Türkiye için de birçok sorunu beraberinde getirecektir.
  • Çağrılan konuklara toplantı başında komisyon çalışmaları hakkında bilgi verilirken her defasında “en son verilecek olan hüküm” başta konuklara söylenmiştir. Yani görüşmelere doğrudan kesin hüküm cümleleriyle başlanmış ve konuklardan bu doğrultuda bilgi verilmesi istenmiştir. 
  • Cumhurbaşkanı’nın, üç ay daha çalışma süresi alma imkânı varken, “Komisyondan bir şey çıkmaz” sözünden sonra, muhalefetin bütün itirazlarına kulak tıkanarak, “tepeden gelen talimat” dolayısıyla 4 Ocak 2017’de komisyonun çalışmalarının sonlandırılması da sürecin bağımsız yürütülmediğini göstermesi açısından dikkate değer bir diğer husustur.
  • Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başbakan Binali Yıldırım, MİT Müsteşarı Hakan Fidan ve Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar gibi 15 Temmuz’un esas aktörleri ve sürecin aydınlatılmasına en büyük katkıyı sağlayabilecek olanların komisyonda bilgi vermemeleri bütün kamuoyunun da dikkatini çekmiştir.
  • Devlet kurum ve organlarının komisyona bilgi ve belge sağla(ya)mamaları, gelen bilgi ve belgelerin de önce komisyonun AKP’li başkanı Reşat Petek tarafından değerlendirilip ardından komisyon üyeleri ile paylaşması komisyon çalışmalarının şeffaflığına  gölge düşürmüş ve faaliyetleri akamete uğratmıştır.

Elbette ki, ilerleyen zamanlarda sonuç raporu kamuoyunda daha derinlemesine incelendiğinde, iddia edildiği gibi raporun AİHM ve dünya kamuoyu nezdinde bazı kişi ve kurumları neden zora sokacağı sorusuna daha ayrıntılı cevaplar bulunacaktır.