Zihnimizin Antivirüs Programı: Durumsal Farkındalık (1)

Birey ve toplum, bilinçaltının savunmasız sınırlarından içeriye girmek için fırsat bekleyen mütecaviz unsurlara karşı, sağlam ve etkin gözetleme kulelerine şiddetle ihtiyaç duymaktadır. Adeta bir antivirüs programı gibi çalışarak, rengi ne olursa olsun manipülasyon ve propagandanın her çeşidini süratle tespit etme noktasında bu anlayışı kazanmanın büyük önemi vardır. Nedeni ise bilinçaltı gibi otomatik olarak çalışan gizemli bir alanın, yine aynı türden otomatik olarak çalışan savunma sistemlerine ihtiyacı olduğu realitesidir.

Peki, algı yönetiminin ve propagandanın kol gezdiği bir dönemde gerçek manada özgür olabilmek ve kendi kararlarımızı alabilmek için, durumsal farkındalık kavramından bu yönde nasıl faydalanabiliriz?

Yolda yürürken karşılaşılabilecek muhtemel tehlikelerin geç olmadan farkına vararak gerekli tedbirleri almaktan, değişik renklerdeki (kara, beyaz, gri) propaganda türlerine maruziyetin hissedilmesi ve savunma mekanizmalarının çalıştırılmasına kadar geniş bir yelpazede kullanım alanı bulmak mümkündür. Zira konunun özünde rutin dışı durumlar üzerinden risk tespiti yapmak ve hızlı değerlendirmeyle uygun reaksiyonları göstermek bulunmaktadır.

Öncelikle, durumsal farkındalığın 5 seviyesine değinmek faydalı olacaktır. Bunlar: Tedbirsiz durum, gevşek farkındalık, odaklı farkındalık, yüksek alarm ve şok halidir.

Birinci ve beşinci seviyede, farkındalık söz konusu değildir. Tedbirsiz durumda, zihin çevrede olup bitenleri değerlendirme konusunda herhangi bir çaba içerisine girmez. Şok halinde ise, durum ihtimal olma özelliğini kaybetmiş, gerçeğe dönüşmüş durumdadır. Dolayısıyla bireyin, karar vermesini gerektirecek bir ortam yoktur.

Bir örnekle bu seviyeleri canlandırmaya çalışalım:

  1. Evinizde oturuyorsunuz, çayınızı içerken bir yandan da TV seyrediyorsunuz.  Çevreyle ilginiz yok denecek kadar az. Bu durum, birinci seviyeyi temsil etmektedir (Tedbirsiz Durum).
  2. Daha sonra dışarıdan bir tıkırtı duydunuz ve televizyonun sesini kıstınız. Ayağa kalktınız ve sesin nereden geldiğini anlamaya çalışıyorsunuz. Bu, ikinci seviyedir (Gevşek Farkındalık).
  3. İlerleyen dakikalarda cam kırılma sesi duydunuz ve olay yerine doğru gitmektesiniz. Kalp atışlarınız hızlandı ve vücudunuz adrenalin salgılamaya başladı. Elinize muhtemel durum için sert bir cisim aldınız (Odaklı Farkındalık).
  4. Hırsızı bahçeden kaçarken görüyor ve arkasından bağırıyorsunuz. Etraftan yardım istiyor ve ailenize emniyetli bir yerde beklemesini söylüyorsunuz (Yüksek Alarm).
  5. Veya duyduğunuz sesler üzerine harekete geçtiğinizde hırsızla karşı karşıya kalıyorsunuz ve donuyorsunuz. Beyin fonksiyonlarınız devre dışı kalıyor, artık yalnızca olaya dışardan bakan bir izleyici konumundasınız (Şok Hali).

Günlük hayat içerisinde durulması gereken en ideal durumsal farkındalık modu, ikinci seviyedir. Zihin bu haldeyken aşırı gerginlik halinden dolayı yorgun düşmemekte ve muhtemel tehlikeler için radar görevini yerine getirmektedir. Herhangi bir risk anında, durumun şiddetine uygun olarak kademeli şekilde farkındalık arttırılmaktadır veya doğrudan ihtiyaç duyulan farkındalık seviyesine geçilmektedir. Buradan araba vitesinin yavaş yavaş yükseltilmesi gibi bir anlam çıkarılmamalıdır. Şartların gerektirmesi durumunda ikinci seviyeden doğrudan dördüncü seviyeye de geçilebilir. Bir başka açıdan ise tedbirsiz durumda bulunan bireyin, olayların aniden gelişmesi karşısında direkt şoka girmesi ve sahanın dışında kalması da ihtimal dâhilindedir.