Montrö Boğazlar Sözleşmesi: Türkiye’nin hamlesi ne anlama geliyor, Rusya-Ukrayna krizinin seyri değişebilir mi?

Türkiye, Karadeniz’e kıyısı bulunan ülkeler ve ilgili Batı ülkelerine boğazlardan geçiş konusunda talepte bulunmamaları uyarısında bulunarak Montrö Sözleşmesi’ni fiili bir şekilde uyguladığını bildirdi. NATO ve Avrupalı ülkelerin hava sahasını kapatıp çeşitli yaptırımlar uyguladığı bir dönemde Rusya’ya karşı bir şey yapmıyormuş izlenimi vermek istemeyen Türkiye’nin bu hamlesinin sürecin uzaması durumunda Rusya aleyhine olacağı düşünülüyor.

Rusya’nın Ukrayna’ya 24 Şubat sabahı başlattığı askeri operasyonun Türkiye’yi en çok ilgilendiren boyutlarından birisi, 1936 tarihli Montrö Sözleşmesi’ni uygulayıp uygulamayacağı ve uygulayıp Türk boğazlarını savaş gemilerine kapatması durumunda nasıl sonuçlara yol açacağı sorusu oldu.

Rus ordularının Ukrayna’yı işgal girişimini başlatmasının ardından Ukrayna’nın Ankara Büyükelçisi Vasyl Bodnar, 24 Şubat’ta düzenlediği basın toplantısında, Türkiye’den boğazları kapatmasını talep ettiklerini söylemiş ve konu böylece doğrudan diplomasi gündemine dahil olmuştu.

Ankara’dan bu konuda ilk açıklamayı Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu Kazakistan’a ziyareti sırasında yapmış ve Dışişleri Bakanlığı’nın Ukrayna’da devam eden olayların savaş olarak tanımlanıp tanımlanmayacağı konusunu çalıştığını, savaş olarak tanımlanması durumunda gerekli adımların atılabileceği mesajını vermişti.

Çavuşoğlu, 27 Şubat’ta Türk basınına yaptığı başka bir açıklamada, Rusya ile Ukrayna arasında süregelen krizin “savaş” olarak tanımlandığı sonucuna varıldığını, bu kapsamda Montrö Sözleşmesi’nin Türkiye’ye verdiği yetkilerin kullanılacağını açıklamıştı.

Ankara’nın bu konudaki tavrı, 28 Şubat’ta düzenlenen Bakanlar Kurulu toplantısında netleşmiş ve önce Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, daha sonra da Çavuşoğlu tarafından detaylandırılmıştı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Montrö Sözleşmesi’nin Boğazlardaki gemi trafiği konusunda ülkemize verdiği yetkiyi krizin tırmanmasının önüne geçecek şekilde kullanma kararındayız,” dedi ve Türkiye’nin bundan sonra izleyeceği politikanın temelini de şu sözlerle açıkladı:

‘Askeri ittifakımızdan vazgeçmiyoruz’

“Türkiye, Birleşmiş Milletler, NATO ve Avrupa Birliği başta olmak üzere içinde yer aldığı kurumlar ve ittifaklar çerçevesindeki sorumluluklarını bugüne kadar harfiyen yerine getirmiştir, bundan sonra da yerine getirecektir. Kendi milli çıkarlarımızdan elbette ödün vermeyeceğiz, ama bölgesel ve küresel dengeleri de ihmal etmeyeceğiz. Bunun için ne Ukrayna’dan ne Rusya’dan vazgeçmeyeceğimizi söylüyoruz..”

Çavuşoğlu da gazetecilere yaptığı açıklamada, savaşın tarafı olmayan Türkiye’nin savaşa taraf ülkelerin gemilerini boğazdan geçirmeme yetkisi olduğunu anımsatarak, “Savaş gemisi Karadeniz’deki üssüne geri dönüyorsa geçiş engellenmiyor. Biz Montrö hükümlerini uyguluyoruz. Kıyıdaş olan, olmayan bütün ülkeleri boğazlardan savaş gemisi geçirmemesi konusunda uyardık. Montrö ne diyorsa bunu uyguladık, bundan sonra da uygulayacağız. Bugüne kadar boğazlardan herhangi bir geçiş ve geçiş talebi olmadı,” bilgisini verdi.

Çavuşoğlu, Rusların da Montrö Sözleşmesi’nin uygulanıp uygulanmayacağını sorduklarını, onlara da harfiyen uygulanacak yanıtını verdiklerini ekledi.

‘Uygun diplomatik bir yöntem’

Ankara’nın, Montrö Sözleşmesi’nin uygulanması için Rusya’yı tam olarak karşısına almayacak orta bir yol bulmayı tercih ettiği değerlendirmesi yapılıyor.

Bunu da kıyıdaş ülkelere ve ilgili taraflara Montrö Sözleşmesi kapsamında Türk boğazlarının kapatıldığına ilişkin resmi bildirimde bulunup sert bir yol izlemek yerine “geçiş talebinde” bulunmamaları uyarısıyla yaptığı kaydediliyor.

Rusya’nın Ukrayna’yı işgal girişimini kabul edilemez bulup reddettiğini net şekilde ortaya koyan Ankara, diğer NATO ülkelerinin aksine Putin yönetimini hedef alacak yaptırım ve söylemlerden uzak kalmayı tercih etti.

Moskova ile doğrudan diyaloğunu kesmeyen Ankara, Rusya Federasyonu’nun Avrupa Konseyi’ndeki üyeliğinin askıya alınmasına “diyalog yolu kesilmesin” diyerek çekimser oy kullandı.

Bu süreçte Ukrayna liderliği ile de günlük bazda temas kuran, siyasi, insani ve askeri desteğini gündeme getiren Ankara böylece Erdoğan’ın “ne Ukrayna’dan vazgeçeriz ne Rusya’dan” sözleriyle somutladığı dengeyi takip ettiğini gösterdi.

Türkiye, Montrö Sözleşmesi’ni uygulayıp boğazları Rus gemilerinin geçişine kapatarak “askeri ittifakından da vazgeçmeyeceğini” ortaya koydu. Turizm ve ekonomik nedenlerle Avrupa’dan farklılaşıp hava sahasını Rus uçaklarına kapatmayan Türkiye, boğazları bu şekilde engelleyerek müttefiklik gereğini de yerine getirdiği mesajını verdi.

Çavuşoğlu

ABD takdir etti

Türkiye’nin bu adımının başta ABD olmak üzere Batı’da olumlu karşılandığı Washington’dan yapılan açıklamayla ortaya çıktı.

Boğazlar açıklamasını yapan Çavuşoğlu’nu aynı gece arayan ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken’ın telefon görüşmesinde, “Türkiye’nin Montrö Sözleşmesi’ni uygulamaya devam etmesinden ve Çavuşoğlu’nun bu konudaki son yorumlarından duyduğu memnuniyeti dile getirdiği” ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ned Price tarafından açıklandı.

Krizin seyrini nasıl etkiler?

Türkiye’nin Montrö Sözleşmesi’ni uygulayarak boğazlardan geçişi sınırlandırmasının kısa vadede çok etkisinin olmayacağı ancak krizin ve dolayısıyla askeri çatışmanın uzaması durumunda etki edebileceği değerlendiriliyor.

Rusya’nın işgal harekatı öncesindeki aylarda 6 savaş gemisi ve bir denizaltısını Karadeniz’e geçirdiği, mevcut askeri konumlanmada destek gemilerine ve savaş gemisine gereksinim duymayacağı yapılan değerlendirmeler arasında.

Rusya, operasyonun bugünkü halinde Ukrayna’yı ve en önemli askeri üslerinin bulunduğu Odessa’yı denizden kuşatmış durumda.

Ancak operasyonun uzaması halinde, Rusya Deniz Kuvvetleri’nin Doğu Akdeniz’deki askeri varlığı ile Karadeniz’deki gücü ve limanları arasındaki bağlantısının zayıflamasına yol açabileceği öngörülüyor.

Rusya’nın kendi toprakları dışında en büyük üslerinin bulunduğu Suriye’den gereksinim duyulacak lojistiğin temini veya yeni bir askeri konumlama için gerekli esnekliğin sağlanamayacak olması da Rusya için olumsuz bir gelişme olarak görülüyor.

line
Boğaziçi

Ankara ile gerginlik olur mu?

2. Dünya Savaşı sırasında ve sonrasında Türkiye’nin boğazlardaki yetkisinden rahatsızlığını saklamayan ancak Soğuk Savaş sonrası dönemde pozisyonunu değiştiren Rusya’nın temel politikası, Montrö Sözleşmesi’nin tartışılmamasını gerektiriyor.

Türkiye’nin uyarısı aynı zamanda NATO ülkeleri gemilerinin de böyle bir gergin ortamda Karadeniz’e geçmesini engelleyeceği, bunun da Rusya’nın beklentilerine paralel bir gelişme olacağı yapılan değerlendirmeler arasında.

Ancak savaşın gelişimine göre Rusya’nın sözleşmenin kıyıdaş ülkelere tanıdığı bazı haklardan yararlanmak amacıyla talepte bulunması gündeme gelebilir.

Sözleşme, kıyıdaş ülkenin Karadeniz dışındaki savaş gemilerinin üslerine dönmek amacıyla boğazlardan geçiş yapabileceği hükmünü içeriyor. Çavuşoğlu, bu hakkın “söz konusu geminin savaşa katılmaması koşuluyla” kullanılabileceğini söylemişti.

Kaynak: BBC Türkçe