Tarihe Geçmek – Prag Kasabı Reinhard Heydrich

Yahudi Soykırımı’nın planlayıcılarından olan bir Nazi subayı. Yaptığı tekliflerle Hitler’e bile “O kadar da olmaz” dedirten işkence ve şantaj uzmanı: General Reinhard Heydrich.

Genç rütbede ordudan ihraç edilen Reinhard Heydrich acımasızlığı ile Hitler’in gözüne girmeyi başardı ve kısa sürede rejimin en korkulan bürokratlarından biri haline geldi. Hitler’in “demir kalpli adam” lakabı taktığı bu generalin en meşum özelliği kendince “suçlu” olanları yakalayamadığında ailelerine zulmetmesiydi. Heydrich, fişleme listesine eklediği kurbanlarını evlerinde bulamayınca evde kim varsa onu almasıyla ünlüydü. “Suçlu” teslim olana kadar da geride kalanlara işkence yapardı. Bu zalimliği Almanya dışına da taşan Heydrich, önce Avusturya’da “soykırım stajı” yaptı sonra da Çekoslovakya’ya gönderildi. Keyfi infazlar nedeniyle de kimbilir kaçıncı korkunç lakabı olan “Prag kasabı” lakabını aldı.

Hitler rejiminin gizli devlet polisi (Geheime Staatspolizei)  GESTAPO’nun tepesine kadar yükselmek için çok akıllı ya da ahlaklı olmaya gerek yoktu. Reinhard Heydrich, kendine güveni olmayan ama hırslı ve kibirli bir subaydı. Ordudan ihraç edilmiş olsa da Hitler’in tam aradığı özelliklerde bir emir eriydi aslında. Çok soru sormazdı. Emirleri yorumlamazdı. Hatta Başkomutan vur dediyse o öldürürdü. Yarınını hiç düşünmezdi. Ne kadar kanunsuzluk varsa altına imza atmaya hazırdı.

Önce rakipler ortadan kaldırıldı. Aynı saflarda mücadele etmiş de olsalar GESTAPO’nun temelini oluşturan birliğin komutanı Ernst Röhm bir kumpas sonucu tutuklandı ve öldürüldü. Tabi ki bu temizlik de Heydrich olmadan gerçekleşmeyecekti.

Sonrasında genç Nazi fazla beklemedi. Çünkü rejimin onun gibilere ihtiyacı vardı. Bu nedenle makam kapıları bir anda açılıverdi ve Reinhard Heydrich istihbarat teşkilatının başına getirildi. GESTAPO’nun başına geçtiğinde ilk yaptığı hamle kimseyi şaşırtmadı. Teşkilat mensuplarına yargı önünde dokunulmazlık zırhı kazandırdı. Ne yaparlarsa yapsınlar asla yargılanmayacaklarını bilen GESTAPO ajanları Avrupa’da terör estirdiler.

Sadece masum halkı ve Yahudileri fişlemekle yetinmedi Heydrich. Muhteris cellat; kendi arkadaşlarını da yakından izletmekteydi. Parti yöneticilerinin her anını gizli kameralarla kayıt altına alan Heydrich, insafsız Hitler rejiminin sembollerinden biri oluverdi. Bildikleri ve planladıkları ile o kadar kullanışlıydı ki Yahudi soyundan geldiği söylentilerine rağmen makamında kalmayı başardı. Ancak soyundan utanıp aynadaki siluetine ateş açacak kadar da psikopattı. Geçmişini hep inkâr ederdi. Hakkında ne kadar “O da Yahudi” diye konuşulduysa o da o kadar azdı. “Ölüm tanrısı”, “sarışın canavar”, “cellat” gibi lakaplar kazandığı insanlık dışı rütbelerdi. Dönemin en kudretli generalleri, rejimin destekçisi zenginler, kadim partililer bile fişleme listelerinin gaddar mimarından çekinmekteydiler. Çünkü en küçük yanlışlarında listeye girip rejimin hedefi haline gelebileceklerini çok iyi bilmekteydiler.

Daha 30 yaşına bile gelmeden generallik seviyesine yükselen Heydrich, bir gün Çek vatanseverler tarafından suikasta uğradı. Ne yazık ki ölümünden sonra bile acımasız prensipleri uygulandı. Suikasta yardım ettiği iddiasıyla bir köy haritadan silindi ve yüzlerce masum insan kurşuna dizildi.

Yakalayamadığı “suçlu”nun ailesine zulmetmek, aynı saflarda mücadele ettiği arkadaşlarına tuzak kurmak, adamlarına yargı dokunulmazlığı sağlamak, fişleme listeleri hazırlamak, kendi geçmişini ve soyunu inkâr etmek, en yakın çalışma arkadaşlarını bile takip ettirmek.  Adli bilimcilere göre ikiz kardeşlerin bile parmak izleri birbirinden farklıdır. Ancak zalimlerin ayak izleri hep mi aynı olur?