İdlib ve Bahar Kalkanı Harekâtları (08 Ekim 2017 – 05 Mart 2020)

Sınır Ötesi -Suriye- Harekâtları – 4

Fırat Kalkanı Harekâtı ile kendimize bölgemizde açtığımız alanı şimdi İdlib’in güvenliğini sağlamaya yönelik yeni bir adımla daha ileriye taşımanın gayreti içindeyiz. İşte bugün örneğin İdlib’de ciddi bir harekât var ve bu devam edecek.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan bu açıklamasıyla İdlib Harekâtının başladığını resmen duyurmuştu. Harekât, herhangi bir gruba karşı değil genel olarak göçün önlenmesi için bölgenin daha güvenli hale getirilmesi amacıyla başlamıştı. İdlib bölgesi, nüfus yoğunluğu ve çevre bölgelere nazaran daha fazla imkâna sahip olmasıyla tüm grupların ilgisini çeken bir bölgeydi. Bu sebeple bölgede istikrar ortamının bozulması yoğun göç dalgasını beraberinde getirecekti. Her yeni göç dalgasının yeni problemleri getirdiği Türkiye, bölgedeki sükûnetin bozulmasını isteyecek son ülke konumundaydı.

Astana Mutabakatının başlıklarından birisi olan ”Çatışmasızlık Bölgelerinin Oluşturulması” için İdlib’in önemi büyüktü. Anlaşma şartlarında garantör ülkeler (Rusya, Türkiye, İran) en fazla 500’er gözlemci bulundurabilecek ve farklı bölgelerde huzurun temini için görev yapacaklardı.

Bölgede İstikrar Sağlanamıyor

Bölgenin kontrolü Mart 2015 tarihinden beri muhaliflerin oluşturduğu Tahrir-el Şam ve Ahrar-üş Şam örgütlerinin elindeydi. Örgütler birçok anlaşmazlık nedeniyle birbirleriyle çatışıyor ve arzulanan huzur ortamı bir türlü tesis edilemiyordu. ÖSO mensuplarının da bölge halkı tarafından istenmemesi nedeniyle yerel grupların siyasi ve yönetimsel sürece dahil edilmesi oldukça zordu. Yöre halkı yerel gruplardan ziyade Türk askerinin gölgesi altında bulunmak istediği için güvenlik koridorunun iç hattı Türk askerleri tarafından, çevre koruması Rusya askerleri tarafından sağlanacaktı.

Türkiye’nin harekât kapsamındaki hedeflerinden birisi de Afrin’i elinde bulunduran PYD güçlerinin batıya yönelerek Akdeniz’e kadar olan bölgeyi kapsayacak bir kanton oluşturmasının önüne geçmekti. Görünüşte planlama uzun bir süreci içeren, çatışma olasılığının az olduğu ancak risklerin fazla olduğu bir yapıdaydı. Çünkü hem aynı tarafta olmasına rağmen anlaşamayan birçok grup hem de garantör ülkeler içinde de farklı karşıt grupları destekleyenler vardı. Taraflar arasında mutabakata varılmış bir ateşkes vardı ama gerek garantör ülkeler gerek Suriye rejimi gerekse bölgedeki gruplar sık sık ateşkesi bozuyor ve çatışmalar yaşanıyordu. Devamında “Bahar Kalkanı Harekâtı”na evrilecek olan İdlib Harekâtı bir bakıma ülkelerin sahada birbirini tanıması için asker ve sivil canlar üzerinden oynanan bir satranca dönüştü.

İdlib harekâtı süresince çeşitli saldırılara ve zorluklara maruz kalan Türk ordusu en ağır kayıplarını harekâtın son günü olan 27 Şubat 2020 tarihinde vermiştir. Esasen yaşanan süreç yukarıda bahsedilen karmaşık ve girift yapının bir sonucuymuş gibi görünse de arka planda intikam hırsı ve gözdağı barındıran bir misilleme olma ihtimalinden de bahsedilmektedir.

(Photo by Omar HAJ KADOUR / AFP) (Photo by OMAR HAJ KADOUR/AFP via Getty Images)

Rusya mı Yalan Söylüyor Türkiye mi?

Rusya, içinde Türk askerlerinin olduğu belirtilen konvoyu uyarı ve bilgilendirmelere rağmen, rejim muhalifi Suriye Milli Ordusu’na ait olduğu iddiasıyla bombalamıştır. Saldırıda resmî açıklamalara göre 34 askerimiz şehit olmuş, onlarca askerimiz de yaralanmıştır. Resmî açıklamanın aksine şehit sayısının çok daha fazla olduğu söylentileri uzun süre konuşulmuştu. Bu saldırının karşılığı olarak Türkiye, Suriye rejimine ait birlikleri bombalamış, Türkiye’de bulunan göçmenlere sınır kapılarını açmış ve NATO’yu acil toplantıya çağırmıştır. Saldırının Rusya boyutu özellikle göz ardı edilmiş ve Rusya ile ilişkilerin yeniden bozulmasını göze alamayan Erdoğan yönetimi tarafından kamuoyu başka konulara yönlendirilmiştir.

Çatışmasızlık ve istikrar sürecinin devam etmesi, yeni göç dalgalarının önüne geçilmesi, PYD koridorunun engellenmesi maksatlarıyla başlatılan İdlib harekâtı çoğu yönden başarısız ve acı sonuçlarla, Bahar Kalkanı Harekâtı adıyla 05 Mart 2020 tarihine kadar devam etmiş ve Suriye ordusuna yapılan misilleme saldırılarıyla noktalanmıştır. İdlib Harekâtı ve Bahar Kalkanı Harekâtı süresince net sayı bilinmemekle birlikte 75-84 arasında askerimiz şehit olmuş, 100’den fazla askerimiz de yaralanmıştır. BM tarafından yayınlanan rapora göre harekâtın yapıldığı 08 Ekim 2017 – 05 Mart 2020 tarihleri arasında ve sonrasında göç sayılarında bir azalma olmamıştır.

Türkiye’deki Mültecilerin Yıllara Göre Artışı

(Devam edecek)