Mafya ve Medya

Aslında bu makaleyi henüz Sedat Peker videoları ortaya çıkmamışken yazmayı ve yayınlamayı planlıyordum. Fakat onun bu şekilde seri videolar yayınlaması ve izlenme rekorları kırması, bu konuda beni biraz daha sabırlı olmaya itti. Yayınlanan videoların bu kadar kısa sürede milyonlarca kez izlenmesinin, ülkenin gidişatından memnun olmayan bir kesime bağlanması, doğrusunu söylemek gerekirse biraz kolaycılığa kaçmak oluyor. Çünkü ülkemizde 1990 yılından bu yana çeşitli mafya dizileri, vatandaşı ve medyayı etkisi altına aldı ve günümüze kadar da izlenmeye devam edilmekteler. Sedat Peker videolarının izlenme rekorları kırması da bana göre bunun bir sonucudur.

Ülkemizde mafya ve medya maalesef zaman zaman birlikte anılmaktalar. Ben de bugünkü yazımda bu konuya açıklık getirmeye çalışacağım.

TDK sözlüğünde Mafya; “Yasa dışı işlerle uğraşan, zor kullanarak birtakım gizli çıkarlar sağlayan örgüt ve bu örgüte mensup olan kimse,” olarak tanımlanıyor.Kelimenin “wikipedia”daki karşılığına bakmak istedim ve karşıma şu sonuç çıktı:

Mafya (İtalyanca: Mafia) ya da Cosa Nostra (Türkçe: bizim işimiz ya da davamız), yasa dışı işlerle uğraşan, zor kullanarak birtakım gizli çıkarlar sağlayan, çoğunlukla gizli ve hiyerarşik bir teşkilatlanmaya dayalı örgüt ya da bu örgütün mensubu kişiler anlamına gelir. Kumar, insan ticareti, uyuşturucu, finans, inşaat, kadın ticareti ve fuhuş, kaçakçılık, tefecilik, karaborsacılık, gasp ve adam kaçırma ve öldürme, fidyecilik, çek ve senet tahsilatı gibi yüzlerce yasal ve yasa dışı sektörde faaliyet gösterebilir.

1860’ta Sicilya’ya gelen Napoli Kralı IV. Ferdinand, Fransız Devrimi’nden sonra olası bir Fransız işgaline karşı 1283’lerdeki bir savaş çağrısından esinlenerek MAFIA’yı (Morte alla Francia İtalia anela: İtalya, Fransa’ya ölüm diye bağırıyor) kurdu. (https://tr.wikipedia.org/wiki/Mafya)

Mafya tanımının nerden çıktığına yukarıdaki bilgiler ışığında baktığımızda, bir ülkenin başka bir ülkeyi işgal etmesini engellemek amacıyla kurulan gizli bir örgüt olduğunu anlıyoruz. Günümüzde ise mafya, bu tanımdaki özelliğini tamamen kaybetmiştir. Hukuktan ve demokrasiden yoksun devletler, kendi topraklarında yasalarla sağlayamadıkları asayişi, kontrol edemedikleri bazı bölgeleri mafya denen yasa dışı güçlere teslim etmişlerdir. Medyaya dair bir tanımlama çabasına gerek olmadığını düşünüyorum.

Peki, Türkiye’de mafya denince neden bazılarımızın aklına hemen medya gelmektedir? İşin aslı, bunun nedenini ben de çok kez merak etmişimdir. Zannediyorum bazı medya sahipleri, medya sektörü dışındaki ilgi alanlarından dolayı olsa gerek, mafya ile aralarına net bir mesafe koyamadıklarından. Yani aslında bu istenmeye “mutualist” ilişki medyanın mafya ile olan ilişkisinden değil, medya sahiplerinin mafya ile olan ilişkilerinden kaynaklanıyor.

Eskiden mafyanın şimdi ise “bağımsız” bireysel medyanın yeni yüzü olan Sedat Peker’in açıklamaları bu konudaki kaygıları bambaşka noktalara taşıdı. Devlet mekanizmasının, mafya teknikleri ile halkını hizaya getirmeye çalışmasını ve bunu yaparken de medyanın gücünden yararlanmayı meşru görmesi sıradan vatandaşı şaşkın, adalet özlemindeki hak savunucularını çaresizliğe sürüklemekte. Hukukun üstünlüğünün kaybolduğu ülkelerde mafya babalarının ansızın milyon dolarla oynaması da işte bu çarpık sistemin bir sonucudur.

Bu aralar ben, gençlik yıllarım olan, 1995-2015 dönemlerimde izlediğim dizilere (Deli Yürek -1998/2002) & (Kurtlar Vadisi- 2003/2016) tekrar tekrar dönüp bakıyorum. Bu dizilerin uzun soluklu projeler oldukları ortada. Medya sektörüne yön verenlerin ortaya çıkan fırsatlardan istifade etmemesi zaten beklenemezdi. Gençlik dönemimde hayranlıkla izlediğim bu tür dizilerin hepsi de şöyle başlardı. ‘BU DİZİDE YAŞANAN OLAYLAR TAMAMEN HAYAL ÜRÜNÜDÜR’. Bugün görüyorum ki, gerçekten de 20 yıl boyunca kandırılmışım. Dizilerde gösterilen sahneler ve olaylar, meğer hayal ürünü değilmiş. Gerçeğin ta kendisiymiş.

Mafya, ama doğrudan ama dolaylı olarak medyanın imkânlarından yararlanmayı meşru bir hak olarak görür. Böylelikle “prestijini” arttırmanın ve illegaliteden sıyrılmanın kestirme bir yolunu bulduğunu düşünür. Medya ise ne kadar çok mafya haberi, dizisi yayınlarsa o kadar çok reyting kazanır. Ve bu kısır döngü maalesef ülkeye gerçek adalet gelene kadar devam edeceğe benziyor. Neden mi? Çünkü üç ay öncesine kadar ülkenin en büyük mafya yapılanmalarından birisinin lideri dahi, şu an kendisine adaletsizlik yapıldığından ve elindeki güce rağmen yurtdışına kaçmak zorunda kaldığından bahsediyor. Trajikomik bir yurt hikâyesi vesselam…