Misafir Yazar – Hakan Güngör
|| Türkiye’de meydana gelen son gelişmeler ve yapılan terör eylemleri değerlendirildiğinde, PKK’nın ciddi ve köklü bir eylem değişikliğine gittiği görülmektedir. Bu değişikliğin ne olduğu ele alındığında, karşılaşılan temel değişimin yalnızca eylem şeklinde değil aynı zamanda eylem metodu ve hedefinde de köklü bir dönüşüm ve değişim olduğudur.
Şekilsel olarak değişimin eylemlerin 2 kişilik bir ekip tarafından ve adeta bir intihar saldırısı tipinde olduğu görülmektedir. Eylemi yapan ekip eylemi gerçekleştirdikten sonra ölümü göze almaktadır.
Hedef olarak yerel bölge artık yerini metropollere ve Türkiye’nin geneline; yerel askeri birlikler yerini özellikle batıdaki stratejik kamu kuruluşlarına bırakmaktadır. Bunların yanı sıra daha da kritik ve önemli olanı ise, ülke genelinde gerçekleştirilen eylemlerle sadece devlet otoritesini sarsmak değil aynı zamanda tüm Türkiye genelinde korku salarak halkı duygusal manada bir kopuşa hazırlamak olduğu değerlendirilmektedir.
Metodolojik anlamdaki değişim eylemin amacında kendisini göstermektedir. Daha önceki eylemlerinde ilk aşamada, bölgede korku salarak halkı sindirmek ve halk desteği temin etmek öncelikli hedefi teşkil etmekteydi. Bir sonraki aşamada ise bölgedeki yerel eylemler ile güvenliğin olmadığı, devlet otoritesinin sarsıldığı bir ortam oluşturmak ve akabinde oluşan boşluğu doldurmak şeklinde bir mantık ve sıra izlendiği görülmektedir. Amaç terör korkusunu ülke geneline yaymaktır. Bunun akabinde oluşan duygusal tepkiler batıda yaşayan Kürt kökenli vatandaşlarımıza yönelecektir. Bununla birlikte iki toplum arasında ciddi ve köklü bir duygusal kopuş yaşanacaktır.
Bütün bu gelişmeleri tek noktada ve bölgesel olarak ele almak ve Türkiye özelinde değerlendirmek eksik kalabilir. Resme bütüncül bakılması ve küresel bir değerlendirme yapılması gerekmektedir. Çünkü Kürt sorunu artık sadece bir Türkiye iç sorunu ve meselesi olarak durmamaktadır. Tam anlamıyla küresel bir içerik kazanmıştır,
Bu değerlendirmeler ışığında, PKK’nın bu tarz eylemlerini bir prototip ve eğitim maksadıyla yaptığını ve zamanla PKK’nın bu tarz eylemlerini artıracağı söyleyebiliriz. Bunun ise zamanlama açısından Suriye’deki gelişmelere paralel bir seyir izleyeceğini öngörebiliriz.
Bu durumda Suriye’nin de devreye girmesiyle ilgili farklı senaryolardan bahsedilebilir. Muhtemel bir senaryo olarak, Suriye kuzeyine yapılan bir hava operasyonunda Türk savaş uçağı ya da uçakları düşürülebilir. Bu durum Türkiye’yi bir sıcak çatışmaya çekebilir. Türkiye tarafından Suriye’de başlatılacak bir kara harekatı, PKK’nın hazırlık yaptığı ve kendisini geliştirdiği yeni eylem tipi ile karşı atak şansı bulabilir.
Türkiye’nin ekonomik dar boğazı üstüne eklenen harekat masrafları, gelen şehit haberleri ve PKK’nın Türkiye genelindeki stratejik hedeflere gerçekleştirebileceği eylemler, mevcut koşullarla şartları olgunlaştırılacak bir duygusal kopuşun da eklenmesi ile ülkenin bölünmesi ve bir Kürt devleti kurulmasının önünü açabilecektir.
Olası problemin karmaşık bir hal almadan ortadan kaldırılabilmesi için, Türkiye’nin bir an önce demokratikleşme adımları atması, hukukun siyaset boyunduruğundan kurtarılması ve adaletin tesis edilmesi olmazsa olmaz bir gerekliliktir. Bu durum siyasi çıkarlara kurban edilirse ve kapsamlı, kapsayıcı ve bütüncül bir demokratikleşme ve hukukileşme hamlesi olmadan sadece AKP, Abdullah Öcalan ve MİT aktörleri arasında gerçekleşirse, sorunun daha da karmaşık bir hale geleceğini öngörebiliriz. Huzurlu, mutlu ve refah seviyesine erişmiş bir toplum tesis edebilmenin ön koşulu demokrasiye, hukuka ve adalete dayanan, hesap verilebilirliğin ve şeffaflığın esas alındığı bir çözüm süreci işletmektir.