HDP İzmir il binasına düzenlenen saldırı hakkında neler biliniyor?

İzmir’de HDP il binasına dün düzenlenen silahlı saldırıda hayatını kaybeden Deniz Poyraz’ın cenazesi bugün Kadifekale Camii’nde kılınan cenaze namazının ardından Buca Kaynaklar Mezarlığı’nda toprağa verildi.

Poyraz’ın öldürüldüğü HDP İzmir il binası, şehrin işlek merkezlerinden Şair Eşref Bulvarı’nda bir iş merkezinin ikinci katında.

Binada 80’i aşkın iş yeri var ve giriş çıkışları kontrol eden bir bina görevlisi yok.

Ama görüştüğümüz HDP yöneticileri, bir süre önce il binasının karşısında, çocukları dağa giden üç aile için kurulan çadırın önünde her gün onlarca güvenlik görevlisinin beklediğini söyledi.

İmza günü programı içini buluşacaklardı

Kobani Davası’nda tutuklu yargılanan Profesör Doktor Beyza Üstün’ün yeni çıkan kitabı için HDP İzmir Teşkilatı dün Alsancak’taki bir kafede imza programı planlamış ve bir gün önce sosyal medyada etkinliğin duyurusunu yapmıştı.

Deniz Poyraz’ın annesi Fehime Poyraz, HDP il binasında temizlik görevlisi ve çaycı olarak çalışıyor.

  • Hem bölge milletvekilleri, hem parti yöneticileri ve çalışanları, imza programına gitmek için saat 11:30 gibi il binasında buluşacakları için, dün ameliyat olan annesi yerine il binasının kapısını ve çay ocağını Deniz Poyraz açıyor.

Saldırgan Onur Gencer binaya girdiğinde, basına yansıyan görüntülerden, içerde tek başına olan Deniz Poyraz’ın kahvaltı yaptığı sırada hedef olduğu anlaşılıyor.

Binadan çıkartılırken “Kimseye zarar vermedim” dediği duyulan Gencer, adliyede ifadesi alındıktan sonra tutuklandı.

HDP’nin avukatı Türkan Aslan: Kimseden yardım almadığını iddia etmiş

HDP’nin avukatlarından Türkan Aslan, Deniz Poyraz’ı öldüren saldırganın sağlık personeli olduğunu ve Suriye’de Menbiç operasyonu sırasında sağlıkçı olarak görev yaptığını söyledi.

Avukat Aslan, Onur Gencer’in savcılıkta 16 sayfalık bir ifade verdiğini, dosyayı daha alamadıklarını ama Sulh Ceza Hakimliği’nde verdiği kısa ifadeye ulaştıklarını söyledi.

“Sulh Ceza Hakimliği’nde verdiği ifadede saldırıyı içini soğutmak için yaptığını söylemiş. Olayı tek başına yaptığını, silahı temin ettiğini ve kimseden yardım almadığını iddia etmiş.”

“Sıradan bir durumda gözaltına alınan herhangi birine bile ters kelepçe takılıp üzerine 10 kişi çullanırken, bu saldırganı adeta pamuklara sararak gözaltına aldılar. Bu da olayın organize olduğunu düşündürüyor.’’

Türkan Aslan, Onur Gencer’in ifadesinin detaylarıyla ilgili şu bilgileri aktardı:

“Bu işin tekil olarak işlendiğine ikna etmeye çalışıyor. Siyasi partiye duyduğu kişisel husumet olduğunu söylüyor. Karaburun’da çalışırken, kullandığı bir ilaçtan dolayı, hastanenin Siverekli başhemşiresi ile sorun yaşadığı ve hakkında soruşturma açıldığını söylemiş. Hemşireye kinlenmiş; bir kişiyi öldürmektense, ses getirecek bir eylem yapmak istediğini anlatmış. Güya o küçükken, HADEP’lilerin oy versin diye annesine baskı yaptığı hikayesi uydurmuş, kin hikayeleri ile olayı kişiselleştirmeye çalışmış.”

“Önce HDP Genel Merkezi’ni düşündüğünü daha sonra da, İzmir HDP’de karar kıldığını söylemiş. Bunun için aynı binada bulunan bir dil kursuna yazılmış, HDP’nin içine de defalarca girip çıkmış, keşif yapmış, neyin nerde olduğunu bilen biri yani. Tüm bu hazırlıkları, silah alma ruhsatı, her şey tasarlanmış. Tek başına yaptığı, saldırı için her şeyi kendi finanse ettiğini söylemiş ama soruşturma da bunun tekil bir çaba olduğu yönünde devam ediyor, oysa bu örgütlü bir suç. Kişinin ilişkide olduğu herkesi ortaya çıkarması gerek. Siyasi bir partiye el işareti yapan, bu fotoları Instagrama atan, orda boy gösteren biri HDP’nin önünde çadır kuran polislerin önünde silahla elini kolunu sallayarak gitmiş.”

Avukat Aslan, saldırganın ifadesinde, HDP’de kim varsa, vurma kastıyla gittiğini, en az beş kişiyi öldürmeye karar verdiğini söyledi.

“Sadece Deniz Poyraz’ı öldürme niyetiyle gitmemiş, önüne geleni öldürme kastiyle girmiş, en az dört beş kişi öldürmeyi kararlaştırmış. Kapalı kapıların ardında birileri var diye odaların kapısına silah sıkmış, Deniz’e altı kurşun sıkmış, hırsını alamadığı için kafasına tekme vurduğunu söylemiş. Yetmemiş, Deniz’in kanlar içindeki fotoğrafını çekmiş, whatsapp durum güncellemesinde paylaşmış. Bu adam adeta pamuklara sarılarak gözaltına alındıktan sonra da telefona erişimi varmış, savcılık dosyasında da kayıtlar var, gözaltından sonra sosyal medyasından bazı fotoğrafları silmiş. Polislerin içerisinden girerek çok rahat yarın saat geçirip o saldırıyı yapan tek kişi olamaz, bunun mutlaka bir arka planı var. Soruşturmanın bu kadar hızlı yürütülmesini de tekil bırakma yününde bir çaba olarak görüyoruz” dedi.

HDP İzmir İl Başkanı: Silah sesleri geldi, arkadaşımız katledildi

BBC Türkçe’ye konuşan HDP İzmir İl Eş Başkanı Abdulkadir Baydur, il binasına gitmeden önce büfeden kahve aldığını, bina önüne geldiğinde kapıda bekleyen sivil polislerin binaya girmesine izin vermediklerini, beklerken silah seslerini duyduğunu anlattı:

“Binanın kapısında üç sivil polis bekliyordu ve ‘İkinci katta saldırgan var’ dediler. Girmeme izin vermediler. Neden müdahale etmediklerini sorduğumda ‘Çelik yelekli güvenlik güçleri gelecek’ dediler. Yukardan silah sesleri geldi, arkadaşımız katledildi. Saldırgan 30 dakika içerde kaldı.”

İl binasının karşısında oturma eylemi yapılan çadıra da değinen Baydur, “Orada onlarca polis var. Zaman zaman binaya gelenlere, şüpheli gördüklerine GBT (Genel Bilgi Toplama) sorgusu da yapıyorlar. Oradaki çadır seyyar karakol gibi. Bu yüzden sürekli olarak onlarca güvenlik gücü mevcut” dedi.

  • ‘Güvenlik sağlanması başvurularımız dikkate alınmadı’

HDP İzmir İl Eş Başkanı Abdulkadir Baydur, çadırı ziyaret edenler tarafından il binasına defalarca siyah çelenk bırakıldığını, partilerine hakaret edildiğini, il binasının saldırı tehdidi altında olduğunu söyledi.

Baydur, güvenlik önlemi alınması için 6 ay içinde 3 kez İzmir İl Emniyet Müdürlüğü’ne başvurduklarını belirtti:

“Dönem dönem basın açıklaması adı altında toplanan faşist gruplar ‘HDP, işbirlikçi PKK’ diye sloganlar atarak binanın önüne siyah çelenkler bırakarak, basın aracılığıyla hedef gösteriyorlardı. Defalarca valilikten randevu talep ettik ama kabul etmedi, Emniyet Müdürlüğü de başvurularımızı dikkate almadı. Binamızın önünde açıklama yapmamıza izin vermeyen Emniyet, böylesi bir saldırı tehdidi karşısında bizi korumadı.”

‘Saldırı göz göre göre geldi’

HDP Merkez Yönetim Kurulu üyesi Mahfuz Güleryüz de, saldırının “göz göre göre geldiğini” savundu, can kaybının çok daha fazla olabileceğini söyledi.

“Hemen her gün o saatte il binasında en az 10-15 kişi olurdu. Birçoğumuz Beyza Hoca’nın kitap imzası için 11:30’da buluşmak üzere il binasına gidiyorduk. İl başkanımız olay sırasında arabasına park yeri arıyormuş. Ben sanayideydim, bir başka görevli arkadaşımız havaalanına vekilleri karşılamaya gitmiş.

“Saldırgan, ifadelerinde 3 gün boyunca il binasını gözlediğini anlatmış yani günün o saatlerinde binada en az 15-20 kişinin olduğunu biliyor olmalı. Görünen o ki, bir katliam yapmak üzere saldırıyor. Hem de elini kolunu sallaya sallaya. Binaya giren şüphelilere GBT yapan polis, 3 gün keşif yaptığını söyleyen saldırganı nasıl görmez bilmiyorum” dedi.

İzmir Valiliği: Tüm yönleriyle araştırılıyor

İzmir Valiliği ise saldırıyla ilgili dün kısa bir basın açıklaması yaptı.

Açıklamada, “İlimizde bugün saat 11.05 sularında 32 iş yerinin bulunduğu bir iş hanının 2. katındaki HDP il binasına, sağlık çalışanıyken istifaen ayrılmış olan O.G. isimli şahıs girerek, parti çalışanı olan D.P. isimli şahsı tabanca ile ateş ederek öldürmüştür… Olay tüm yönleriyle araştırılmaktadır” denildi.

Kaynak: BBC Türkçe