Rusya Ekseninde Son Yıllardaki Güncel Gelişmeler-3

Rusya’nın Türkiye’de, okullarda, üniversitelerde basın kuruluşlarında ve resmî kurumlarda örgütlenmesi!

Soğuk savaş yıllarından beri Rus ideolojisinin Türkiye üzerinde yoğun çalışmalar yaptığını söyleyebiliriz. Yetmişli yıllardan beri okullarda öğrencilere belirli ölçüde Rus ideolojisinin/Komünizm fikrinin aşılandığını ve basında Rusya yanlılarının maddi olarak desteklendiği gözlemleyebiliyoruz. Sadece Rusya’nın değil Çin’in de bu kapsamda Türkiye’de oldukça etkili olduğunu görmekteyiz. Finanse edilen basın mensupları sayesinde istenilen algı oluşturulmakta, siyasilerin yolsuzluk ve rüşvet ilişkilerinde aktif rol oynanarak istenilen politikaların yürütülmesi sağlanmaktadır.15 Temmuz sonrası Türkiye’de yaşanan rejim değişikliği esnasında Rus taraftarlarının devlet memurları üzerinde nasıl bir fişleme yaptığını açıkça gördük. İnsanları fişleyen, herhangi bir suç işlemeyen insanların memurluktan çıkarılmasını sağlayan birçok kişinin aslında Rus hayranı olduğu, kendilerine ulusalcı denilen insanların Rusya ve Çin taraftarı olduğu ve hatta NATO’yu kendilerine düşman bir yapı olarak algıladıklarını açık ve net bir şekilde görme fırsatımız oldu. (Yavuz Bülent Bakiler’in “Öğretmen Yetiştirme Vaadiyle Komünist Yuvası Oldular” adlı makalesi konuya ilgi duyanlar için oldukça ilgi çekici bilgiler sunmaktadır.)

Perinçek grubunun ve Türk hükümetinin Trump’ın seçim kampanyasına yaptığı yardım ve destek

Eski ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Michael Flynn, hakkında açılan soruşturma kapsamında özel savcılıkla anlaşma yoluna giderek, Rusya hükümeti ile kurduğu temaslar konusunda Federal Soruşturma Bürosu’na (FBI) yalan beyanda bulunduğunu kabul etmişti.

Flynn, anlaşma kapsamında verdiği ifadede, Başkan Donald Trump adına seçim kampanyalarının devam ettiği bir dönemde, Türkiye hükümeti ile doğrudan ilişki kurduğunu ve hükümetin talimat ve yönlendirmeleri doğrultusunda danışmanlık çalışmaları yürüttüğü iddialarını da ilk kez doğrulamıştı.

Yaptığı anlaşma kapsamında Flynn’e, Türkiye ile ilişkileri konusunda zamanında Adalet Bakanlığı’na yasal olarak yapması gereken bildirimi yapmadığı için dava açılmadı. Bununla birlikte, Flynn’in eski iş ortağı Bijan Rafiekian ve Türkiye adına danışmanlık hizmeti için ödeme yapan Türkiye-ABD İş Konseyi Başkanı Ekim Alptekin hakkında ise dava açıldı.

Burada bir parantez açıp, kesinlikle sıradan bir figür olmayan Ekim Alptekin’den bahsedelim. Kamuoyu, Kamil Ekim Alptekin adını ilk olarak “Jetle künefe söyleyen adam” olarak tanımıştı. ABD içerisinde “hızlı yükselen” Türk iş adamlarından olan Alptekin’in “hikâyesi” 2014 yılında Milliyet Gazetesi’nin ‘Yeni Dünya’yı Keşfeden Türkler’ başlıklı yazı dizisinde yer aldı. Yazı dizisinde, Amerika’da yalnızca bir yıl yaşadığı halde ismi ülkenin en başarılı Türk girişimcileri arasında anıldığı söylenen Alptekin, “Hollanda’da 20 yıl yaşadım. Amerika’da sadece 1-1.5 yıl kaldım. Ama o süre içinde Avrupa’da hiç hissetmediğim kadar Amerikalı hissettim” ifadelerini kullanmıştı.

Babası Mustafa Sevinç Alptekin Türkiye İşçi Partisinin aktif üyelerindendi. Aynı zamanda da Doğu Perinçek’in çok yakın yol arkadaşlarındandı. Ekim Alptekin ismi kamuoyunda mali zorluklar yaşayan Eclipse Aviation adlı 1,5 milyar dolar değerindeki Amerikan uçak şirketini Hollanda’lı ortağıyla 40 milyon dolara almasıyla parladı.

Kendisi ne yazık ki, şu anda ABD’ye gidemiyor çünkü hakkında çeşitli soruşturmalar var. Bu başlı başına ayrı olarak ele alınması gereken bir konu. Ancak 2016 seçimlerinde Rusya’nın faaliyetleri halen ABD’de güncel olarak araştırılan bir konu. Bu kapsamda geçtiğimiz günlerde (2022 Kasım) Cumhuriyetçi siyasetçi Jesse Benton, Federal mahkemede bir Rus iş adamından Donald Trump’ın 2016 başkanlık kampanyasına 25.000 dolar akıtmaktan suçlu bulundu.

(Ek Bilgi: Federal yasalar, maddi kaynaklarını kendileri toplayan adaylarla ilgili olarak başkan, senatör ve temsilci adaylarının nasıl ve kimlerden bağış toplayabileceğini hükme bağlamıştır. Yasalar, aynı zamanda tek bir kişinin yapabileceği bağış miktarına da kısıtlama getirmiştir. Yasalar, herhangi bir adaya kimin katkı sağladığının basın ve vatandaşlar tarafından bilinmesini de güvence altına alır. Bir başkan adayı, siyasi komite adı verilen bir kampanya kuruluşu kurmalı ve söz konusu kuruluşu da Federal Seçim Komisyonu’na kaydettirmelidir. Siyasi komiteler, bu kaydın gerçekleşmesiyle birlikte bağış toplayabilir; fakat toplanan tüm bağışları komisyona bildirmek zorundadır. Komisyon da bu bilgiyi kamuoyunun erişimine sunar. Ayrıca yabancı devletler adına bağış yapmak veya almak da yasak olan hususlardan. Ancak müstakbel başkan ve politikaları üzerinde etkili olmak isteyen devletlerin ve büyük şirketlerin pek çok kez bu yasakları delme girişimleri de bir realite.)

Alptekin’in Twitter’da 3 Ocak’ta retweet ettiği mesaja bakarsak, bu soruşturmanın halen güncel olduğu ve sadece kendisinin değil pek çok kişinin daha başının sıkıntıda olduğu anlaşılmaktadır.

Sonuç

Amerika Birleşik Devletleri’ndeki 2016 yılında yaşanan başkanlık seçiminde Rusya’nın müdahalesi iddiaları bağlamında Rusya’nın ve Türkiye’nin aynı amaç doğrultusunda çalışması oldukça dikkate değer bir husus. Zira Trump’ın zaferi hükümet yanlısı medya tarafından büyük bir sevinçle servis edilmişti.

Sizce de Rusya dış politikada başka ülkeler üzerinde etkin mi? Türkiye gibi bir NATO üyesi ülkeye hiçbir zaman kullanamayacağı S-400 Füze sistemini satmak, bu satıştan milyarlarca dolar para kazanmak ve Türkiye’nin F-35 gibi stratejik bir projeden çıkarılmasına doğrudan etki etmek. Doğrusu gerçekten de şimdilik Rusya açısından büyük bir başarı olarak görülüyor. Ayrıca oldukça dikkat çekici bir diğer nokta da şu ki konuyla ilgili olarak mesela Ekim Alptekin ve ekibinin 2016 yılında Trump’ın seçim kampanyasına yaptığı bağış ve destekle ilgili ve benzeri konulardaki pek çok haber ve röportaj internet ortamından silinmiş. Bu Rus yanlısı Türk tarafının bazı delilleri yok etmeye çalışması veya ABD tarafından soruşturmanın daha da derinleştirilmesi için taktiksel bir ortam yumuşatması olarak anlaşılabilir. Çünkü bahse konu insanlar mevcut konjonktürde tam takip altındalar ve dolayısıyla kurdukları her temas, yaptıkları her açıklama batılı istihbarat birimleri ve Amerikan savcılıkları tarafından takip ediliyor.