Hizmetkâr Liderlik ve Politikacılar

Sevgili Okurlar,

Bu yazımda, seçim meydanlarında ‘Biz millete Efendi olmaya değil, hizmet etmeye geldik’ söyleminde bulunan politikacılara ilham vermesi amacı ile hizmetkâr liderlik konusunu ele aldım.

İnsan ve toplum odaklı liderlik yaklaşımlarından biri olan hizmetkâr liderlik ilk defa R.K.Greenleaf tarafından incelenmiştir. Greenleaf bu liderlik tarzını geliştirirken, Herman Hesse’nin “Doğuya Yolculuk” (Journey to the East) adlı kısa hikâyesinden etkilenmiştir.

Hikâyenin başkahramanı olan Leo, ruhani bir yolculuğa çıkmış olan kafilenin hizmetkârıdır. Kafiledeki her bireye gösterdiği pozitif tavrı ve destek verici davranışları ile herkesi etkilemektedir. Rutin hizmetlerinin yanı sıra şarkı söyleyerek ve kafileye ilham vererek onları eğlendirmektedir. Gerekmediği müddetçe ise ortada gözükmemektedir. Hikâyenin bir bölümünde, Leo aniden ortadan kaybolur ve ruhani yolculuğun düzeni bozulur. Kafile lidersiz kalır ve kafilede bulunanlarda Leo olmadan bu yolculuğu tamamlayamayacakları endişesi başlar. Hikâye, kafilenin yolculuğu yarıda bırakması, hikâye anlatıcısının uzun bir zaman sonra gezide kaybolan Leo’yu tekrar bulması ve Leo’nun gerçekte hizmetkâr, düzen sağlayıcısı ve soylu bir lider olarak ortaya çıkması ile sonuçlanır. Söz konusu hikâyeden çok etkilenen Greenleaf, bir liderin temsil ettiği topluluğa öncelikle iyi bir hizmetkâr olması gerektiğini ileri sürerek teorisini geliştirmiştir.

Kısaca, Greenleaf’a göre hizmetkâr lider “bir yol gösterici olmaktan öte, hizmet etmeye istekli olan” önderdir.

Hizmetkâr liderliğin temeli; hizmet etme, sağduyulu olma, karşılıklı güven duygusunu geliştirme ve fertlerin toplumsal haklarını kullanımında onların güçlendirilmesinden oluşur. Hizmetkâr liderliğin birincil önceliği temsil ettiği topluluğun bireyleri olması nedeniyle onların problemleri ve bireysel gelişimleri ile sürekli ilgilenmeyi gerektirir.

Hizmetkâr liderliği, diğer liderlik yaklaşımlarından ayıran en önemli özellik ise, toplum bireyleri arasında entegrasyonu sağlaması ve toplum bireylerini ötekileştirmeden onlarla uzun dönemli ilişkiler kurmayı hedeflemesidir. Ayrıca toplum içinde ve dışında başkalarına yardım etme kültürü oluşturma yönünden de başarılı bir liderlik tarzıdır.

L.C.Spears’e göre bireye ve topluma hizmet etme odaklı olan hizmetkâr liderliğin özellikleri, aktif dinleyici, empati kurabilen, zor konuları kavramsallaştıran, ikna edici, ileri görüşlü, farkındalığı yüksek, hizmetkâr davranışları sergileyen, iyileştirici, kendisini bireyin / toplumun gelişimine adayan ve ekip / topluluk oluşturma becerilerine sahip kişi olarak sıralanabilir.

R.C.Liden ve arkadaşları hizmetkâr liderliğin davranışlarını; duygusal destek ve iyileştirme, topluma değer katma, kavramsal beceriler, güçlendirme, bireyin kişisel gelişim ve başarısı için yardımcı olma, bireyin çıkarlarını öncelikli tutma, etik davranma, bireyle / toplumla güçlü ilişkiler kurma ve kendi çıkarlarından ödün verme pahasına topluma / bireye ‘hizmet etme arzusu’ olarak ele almışlardır.

Politikacı liderden beklenen davranışlar bağlamında hizmetkâr liderin özellikleri şöyle sıralanabilir:

  • Çevresine karşı her zaman yardım / hizmet etme niyetinde olan,
  • Toplum bireylerini dinleyen, onları önemseyen,
  • Bireyin ve toplumun sorunlarına çözüm bulmak için çaba sarf eden,
  • Onların duygu, düşünce ve hislerine karşı empati kurabilen,
  • Bireyin ve toplumun bireysel gelişimini destekleyen,
  • Başarılı bireyleri ön plana çıkaran ve onları destekleyen, kısaca liyakata önem veren,
  • Bireyin ve toplumun menfaatlerine kendi menfaat ve çıkarlarından daha fazla önem veren,
  • Ben değil, biz merkezliliği tercih eden,
  • Birlik ve beraberlik, takım ruhu yaratan, ayrıştırıcı değil, birleştirici  / kucaklayıcı olan,
  • Bireyi ve toplumu pozitif konularda ikna etme yeteneği olan,
  • Bireye ve topluma vizyon veren,
  • İleri görüşlü,
  • Davranışları ile bireye ve topluma rol model olan,
  • Ülkede olup bitenlere karşı kayıtsız kalmayıp her şeye vakıf olan ve yargısal süreçlerde adil davranan, sırf birilerinin yakını olduğu için birilerine iltimas tanımayan,
  • Örtük konuları kelimelere dökerek kavramsallaştırabilen, toplumun konuşulmayan konularını bilim kurulu ve kanaat önderlerinin bir araya geldiği bir çalıştay ile ele alan,
  • Sorumluluk almaktan kaçınmayan bir liderlik olarak ifade edilebilir.

Sonuç olarak, topluma hizmet etme amacıyla seçime giren politikacılar, kendi ihtiyaçlarından önce bireyin / toplumun ihtiyaçlarına cevap vermelidir. Devlet yönetiminde sorumluluğu paylaştırarak kuvvetler ayrılığı ilkesinin uygulanmasına ve devlet kurumlarının güçlendirilmesine özen göstermelidir. Bireylerin zihni ve manevi olarak sağlıklı yetiştirilmesine, ferdin bireysel gelişimine ve toplumun geliştirilmelerine öncelik vermelidir. Ülkenin ekonomik refahının artırılmasına ve bu refahtan her bireye ve aileye asgari seviyede yararlanma imkânı sağlamayı parti programlarında ele almalıdırlar.

Politikacıların, seçim öncesi söylemleri ile seçim sonrası uygulamalarının aynı ortak paydada buluşması için bu konuda yapılmış diğer çalışmaların da incelenmesinin faydalı olacağını değerlendirmekteyim.

Sağlıcakla kalın.